5 Temmuz 2018 Perşembe

06-Türkçe Dilli Halk

     "Türkçe Dilli Halk"
       Almanya'da yaşayan ve Alman olmayan halkın içinde en büyük bölümü Türkçe dilini konuşanlar oluşturmaktadır.

       Bu öbek, sayısal olarak iki milyon yedi yüz bin kadar olsa gerektir.

       60'lı yıllardan bu yana Türkiye'den gelenlerin tümü bu öbeğin içindedir.

       Bunların 100 bin kadarlık bir bölümü şu an Almanya yurttaşlığını taşımaktadır ve istatistiklerde Alman yurttaşı olarak görülmektedir.

        Türkiye'nin dışında beş kıtada yaşayan Türklerin sayısı nerede ise altı milyona yaklaşmıştır:

        5 kıtada Türk var: Çalışma, eğitim, sağlık gibi çeşitli nedenlerle yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının sayısı 3 milyon 575 bin 564'e ulaştı.

       1960'lı yılların başından itibaren 'gurbetçiliğe' başlayan Türk vatandaşlarının çoğunluğu, başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yaşıyor.

        Yurtdışında en çok Türk vatandaşlarının yaşadığı ülkelerin başında, 2 milyon 107 bin 426 nüfus ile Almanya gelirken, en az Türk vatandaşının bulunduğu Kırgızistan'da ise 2 bin 200 Türk bulunuyor.

        Beş kıtaya yayılan Türk vatandaşlarının 3 milyon 116 bin 860 gibi büyük bir çoğunluğu Avrupa'da yaşarken, 232 bin 900'ü Asya, 170 bini Amerika, 49 bin 724'ü Avustralya, 6 bin 80'i ise Afrika kıtasında bulunuyor.

         500 bin Türk çifte vatandaş 8 ülkedeki yaklaşık 479 bin 700 Türk vatandaşı da çifte vatandaşlık hakkına sahip bulunuyor.

         Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına çifte vatandaşlık hakkı veren ülkeler arasında Almanya yaklaşık 196 bin kişi ile ilk sırada yer alırken, Hollanda 158 bin ile ikinci, Avustralya da 32 bin ile üçüncü sırada geliyor.

          Avrupa Birliği ülkelerinden Belçika'da 31 bin, Avusturya'da 30 bin, İsveç'te 17 bin, İsviçre'de 10 bin ve Danimarka'da da 5 bin 700 Türk çifte vatandaşlık statüsünde bulunuyor."  (Hürriyet 30 Aralık 1998, Çarşamba)

       Ayrıca Yunanistan'dan Almanya'ya gelen Batı Trakya Türkleri ile Yugoslavya'nın parçalanışından sonra gelen Balkan ve Orta Avrupa kökenliler de Türkçe dilli halk öbeğinin  içinde yorumlanmalıdırlar.

       Almanya'da devamlı yaşamayan ama buraya görev gereği ya da öğrenim için gelmiş gençler ve yetişkinler vardır.

      Örneğin öğrenciler, banka ya da konsolosluk görevlileri... gibi.

      Bu insanların da yine burada Türkçe dilli öbeğe katılarak düşünülmesi gerekir.

      Biz burada yalnızca "Türkler" deyimini kullanabilirdik.

      Bu terim yanlış değildir.

      Ama konumuzun içeriği gereği, birleştirici ve toplayıcı olabilmesi anlamında, Türkçe'yi bilen ya da evinde konuşan tüm insanları kapsaması hedeflenmiştir.

       Türkiye'den Almanya'ya gelen ve Türkçe'yi çok iyi bildikleri ve kullandıkları halde Türkçe'den başka bir anadile ya da ikinci bir dile sahip olanlar da düşünülmüştür. (Almanca, Ermenice, Rumca, Kürtçe, Çerkezce, Arapca, Süryanice... gibi)

       Bu insanların da Türkçe'ye sahip çıkmaları ve onu geliştirmek için istemlerde bulunmaları çok doğaldır.

       O insanların çocuklarının da Türkçe dersine katılabilmesi ve tüm olanaklardan yararlanmayı istemeleri bir doğallık olarak kabul edilmiştir.

     "Türkçe dilli halk" terimi içine girenleri birleştiren ana öğe onların evlerinde, ailelerinde Türkçe dilini kullanır olmalarıdır.

      Yurttaşlık ve etnik bağlayıcılığın yanı sıra ve birçok halk öbeğini bir çatı altında toplayan bir terim olarak düşünülmelidir.

       Bunun ana nedeni bu insanların tümünün ortak dilinin Türkçe olduğudur.

       Türkçe'yi konuşmak, yazmak, okullarda öğrenmek, bu dille kendi öz ekinsel değerlerine giden yola erişebilmek... bu dili kullanan tüm insanların en önemli ortak noktasıdır.

       Eğer Türkçe ile ilgili konular konuşuluyorsa, düşünceler üretiliyorsa ve sorunları çözmeye yönelik öneriler yapılıyorsa bu dili kullanan tüm insanlar için düşünülmelidir.

       Yalnızca bir bölümünün düşünülmesi tümü kavrayamayacağı ve tabanın sorunlara sahip çıkmasına engel olacağı için yanlıştır.

       Biz önerilerimizi günümüzden ilerisine doğru düşünerek üretebilmeliyiz.

       Bugün Almanya'da yaşayan Türkçe dilli halkın kendi dillerine yeterince önem vermemesi demek, onların yarın bu durumu değiştirmeyecekleri anlamına gelmemelidir.

      Gelecek  on yıllar içinde bugüne göre Türkçe, Almanya toplumunda, çok daha  aranılan bir özellik olacaktır.

       Türklerin Almanlarla ya da başka ulustan olanlarla olan evliliklerinden doğan çocukları da Türkçe'yi okullarda öğrenmek istemektedirler.  

      Onlar aile yapıları gereği çok dilli ve çok ekinli olarak yaşayacaklardır.

      Bu durumda da bu ailelerin kendi çocuklarına Almanca'nın yanı sıra Türkçe de öğretmek istemeleri düşünülecek en sağlıklı yoldur.

      Gelecekte çift dilli, çok dilli  ailelerin sayısı daha da artacaktır.

      Hem Almanya'da hem de Türkiye'de iş yapan ve yaşamlarını her iki ülkede de gerçekleştirmek isteyecek insanların daha da fazla bir sayıya ulaşmayacaklarını ve dil etkenine önem vermeyeceklerini kim söyleyebilir?

      Bu öbekte yer alanların Türkçe'ye olacak ilgileri ve gereksinimleri onu bir anadili olarak değil, "yabancı dil olarak Türkçe" kapsamında ele alınmasını düşündürür.

      Yine buna benzer olarak, okuldaki yabancı dil Türkçe dersi ile ileride alacağı meslek öğrenimine ya da yüksek öğrenimine alt yapıyı sağlamak  isteyecek öğrenciler de olacaktır. 

      Bunların başka bir anadilden gelmeleri de olasıdır.

      Örneğin Alman da olabilirler. Türkçe'yi bir Alman dili gücünde kullanabilen Alman bilimcileri de burada anımsamak yerinde olur. (Türk dili bilimcileri...)

      Görülebileceği gibi, Türkçe dilini konuşan, ona sahip çıkacak olan halk öbeği pek de azımsanacak gibi değildir.

     Türkçe'nin seslendiği insan sayısı milyonlarla dile getirilebilir.

     Bu nedenle de sorunların çözümünde bu insanlar bir "tüm" olarak düşünülmelidir.

     Böylece bir "Türkçe dilli halk"dan söz açabiliriz.

     Türkçe dilinin gerek Almanya'da gerekse de Avrupa'nın diğer ülkelerinde yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi ise yalnızca bu Türkçe dilli halkın sorunu değil, tam tersine içinde bulundukları toplumların  üstlenmesi gereken bir çok ekinlilik gereğidir.

     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 

    25 Şubat 2000 Cuma, Aschaffenburg,

 * "Almanya'da Türkler ve Türk Dili Dersleri"

Model arayışlarına ışık tutabilmeye, düşünce üretmeye ve uğraş vermeğe yönelik bir çalışma.

06. Bölüm

"Almanya'da Türkler ve Türk Dili Dersleri"

Model arayışlarına ışık tutabilmeye, düşünce üretmeye ve uğraş vermeğe yönelik bir çalışma.

06. Bölüm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder