29 Eylül 2025 Pazartesi

TÜRKÇE ÖZELLİKLİ DİLDİR.

.   TÜRKÇE YÜKSEK ÖZELLİKLİ BİR DİLDİR.
Anadilimiz olan Türkçe'nin dünyanın özellikleri yüksek bir dil olduğunu çok iyi biliyoruz.
Türkçe'nin dünyanın önde gelen dillerinden biri olduğu gerçeği, dilimizin zengin yapısı ve tarihi derinliği göz önüne alındığında şaşırtıcı değil.
A)Türkçe'nin yüksek özellikli bir dil olmasının altında yatan başlıca etkenlerden bazıları şunlardır:
a-Tarihi Derinlik ve Geniş Coğrafya: En az 1300 yıllık yazılı bir geçmişe sahip olması ve bir zamanlar üç kıtada konuşulan büyük imparatorlukların resmi dili olması, dilin gelişimini ve söz varlığını zenginleştirmiştir.
b-Sondandan Eklemeli (Aglutinatif) Yapı: Sözcük köklerine eklenen yapım ve çekim ekleriyle yeni sözcükler türetme ve karmaşık anlamları tek bir sözcükde ifade etme gücü, Türkçe'yi inanılmaz derecede esnek ve üretken kılar.
Örneğin, "gel" kökünden "gelemediklerimizdenmişsiniz" gibi uzun ve anlam dolu bir sözcük türetilebilir.
c-Ses Uyumu (Vokal ve Konsonant Harmonisi): Büyük ve küçük ünlü uyumu gibi ses kuralları, dilin telaffuzunu kulağa hoş gelen, akıcı ve ritmik bir hale getirir.
Bu, Türkçe'ye benzersiz bir müzikalite ve ahenk katar.
ç-Mantıksal ve Düzenli Gramer: Türkçe'nin gramer yapısı oldukça düzenli ve istisnaları azdır.
Bu durum, öğrenilmesini ve bilgisayar bilimleri gibi alanlarda işlenmesini nispeten kolaylaştırır.
d-Zengin Söz Varlığı: Farklı kültürlerle olan etkileşimleri sayesinde, Türkçe hem kökeni öz Türkçeye dayanan hem de Arapça, Farsça, Fransızca gibi dillerden alınmış geniş bir sözcük dağarcığına sahiptir.
B)Dilimizi başka dillerin etkisinden kurtarmalıyız.
Bu, Türkiye'de hem dil bilimciler hem de kamuoyu arasında sıkça tartışılan, son derece önemli ve hassas bir konudur.
Dilin saflığını koruma ve yabancı etkilerden arındırma (özleştirme) çabaları, özellikle Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren devlet politikalarıyla desteklenmiştir.
Dilimizi koruma çabası, kültürel kimliğimizi ayakta tutmak için hayati öneme sahiptir.
Bu, sadece yabancı kelimeleri yasaklamakla değil, ana dil eğitiminin güçlendirilmesi, güzel ve doğru Türkçe kullanımının özendirilmesi ve yeni kavramlara akıcı Türkçe karşılıkların üretilip yaygınlaştırılmasıyla olası olabilir.
Bu konuda en büyük sorumluluk, dilin doğru ve bilinçli kullanımına özen gösteren herkese aittir.
Bu konudaki duyarlılığımız aslında dilin kimliğinin ve kültürel bağımsızlığın korunması arayışını yansıtır.
İşte bu çabalar ve konunun karmaşıklığı hakkında bazı temel noktalar:
1. Tarihsel Arındırma Çabaları (Özleştirme)
Türkçeyi yabancı dillerin etkisinden kurtarma hareketi, özellikle Türk Dil Kurumu'nun (TDK) 1932'de kurulmasıyla hız kazanmıştır. Bu hareketin temel amaçları şunlardı:
a-Sadeleştirme: Osmanlıcadan (Arapça ve Farsça ağırlıklı) ve son dönemde Batı dillerinden (özellikle Fransızca) gelen kelimelerin yerine, kökeni Türkçe olan veya yeni türetilen karşılıklar bulmak.
b-Terminoloji Geliştirme: Bilim, sanat ve teknik alanlardaki kavramlara Türkçe karşılıklar üretmek (örneğin, matematikte "müselles" yerine "üçgen", "zatürre" yerine "akciğer iltihabı" gibi).
TDK, günümüzde de bu misyonunu sürdürerek, özellikle teknoloji ve güncel yaşamda hızla dilimize giren yabancı sözcüklere Türkçe karşılıklar bulma ve önerme çalışmalarına devam etmektedir.
2. Yabancı Sözcük Etkisinin Kaynağı
Günümüzde Türkçe'ye en büyük “yabancı sözcük akışı” genellikle İngilizce üzerinden gelmektedir.
Bunun ana nedenleri şunlardır:
a-Teknoloji ve İnternet: Bilişim, yazılım ve internet terminolojisinin uluslararası standartlarda İngilizce olması.
b-Popüler Kültür ve Medya: Sinema, müzik, moda ve spor gibi alanlarda küresel İngilizce terimlerin yaygınlığı.
c-Akademik ve Ticari Dil: Uluslararası ticaret ve akademik yayınlarda İngilizcenin baskın dil olması.
3. Dilin Doğası ve Zorluklar
Bu arındırma çabaları ne kadar takdire şayan olsa da, dil bilimsel açıdan tamamen arınmış bir dil yaratmak “zor” bir süreçtir:
a-Dil Canlı Bir Organizmadır: Diller, kültürel etkileşimler ve zamanla doğal olarak değişime uğrar ve yeni sözcükler alır. Tarih boyunca her dil, komşu dillerden sözcük alıp vermiştir.
b-İletişim Hızı: Gündelik konuşma ve özellikle gençlerin kullandığı dildeki sözcük alışverişini durdurmak pratik olarak pek kolay olmayabilir.
c-Karşılık Bulma Sorunu: Yeni bir kavram için önerilen Türkçe karşılığın, yabancı sözcük kadar hızlı benimsenmesi ve yaygınlaşması her zaman gerçekleşmeyebilir.
Eğer önerilen sözcük günlük dilde akıcı değilse, kullanıcılar kolay olan yabancı sözcüğü benimseyebilir..
C)Çok okumak ve de yazmak dilimizin düzeyini artırır.
Çok okumak ve de yazmak, bir dilin düzeyini artırmanın ve kişisel dil becerilerini geliştirmenin en temel, en güçlü iki yoludur.
Bu iki eylem, dilin zenginliğini ve inceliklerini öğrenme konusunda birbirini destekleyen bir döngü oluşturur:
Okumak, dile dair bilgiyi ve güzelliği almak (input); yazmak ise bu bilgiyi kullanarak üretmek (output) demektir.
İkisi bir araya geldiğinde dil, en üst düzeyine ulaşır.
1. Okumanın Dili Nasıl Güçlendirdiği Görebiliriz:
Okuma, dilin adeta laboratuvarıdır.
Sürekli okumak bize şu yararları sağlar:
a-Söz Varlığını Zenginleştirir: Yeni ve nadir kelimeleri, deyimleri ve atasözlerini bağlam içinde öğrenirsiniz. Bu, kelime dağarcığınızı pasif öğrenme yoluyla zahmetsizce büyütür.
b-Doğru Yapıyı Öğretir: Usta yazarların cümle kuruluşlarını, paragraf akışlarını ve dilin mantıksal yapısını farkında olmadan içselleştirirsiniz. Bu, kendi yazı ve konuşma dilinizin gramer ve sentaks (söz dizimi) açısından düzelmesini sağlar.
c-Farklı Üsluplar Kazandırır: Edebiyat, makale, köşe yazısı gibi farklı türleri okuyarak, resmi dilden mizahi dile kadar geniş bir üslup yelpazesine hâkim oluruz.
2. Yazmanın Dili Nasıl Yükselttiği Görebiliriz:
Yazmak okumayla edindiğiniz bilgileri etken olarak kullanma ve pekiştirme pratiğidir.
a-Düşünceyi Netleştirir: Yazma eylemi, düşüncelerinizi en uygun sözcüklerle, mantıksal bir sıra içinde kağıda dökmeyi gerektirir.
Bu süreç, yalnızca dilimizi değil, aynı zamanda düşünme disiplinimizi de geliştirir.
b-Akıcılığı Artırır: Ne kadar çok yazarsanız, sözcükleri ve tümce yapılarını o kadar hızlı ve doğru bir şekilde bir araya getirirsiniz.
Bu, konuşma dilimize de yansır ve ifade yeteneğimizin akıcılığını artırır.
c-Kural Bilgisini Pekiştirir: Noktalama, imla ve gramer kurallarını teoriden pratiğe dökerken hatalarımızı fark eder ve bu kuralları kalıcı olarak öğreniriz.
Ç)Konuşurken ve yazarken dilimizin içine başka dilden sözcükler eklememeliyiz.
Bu konuda dile getirdiğiniz görüş, Türkçe'nin özgünlüğünü ve gücünü koruma isteğinin çok doğal bir yansımasıdır.
Konuşma ve yazmada yabancı sözcük kullanmaktan kaçınmak, dil bilincini yüksek tutmanın ve dilin kendine has ifade zenginliğini öne çıkarmanın en pratik yollarından biridir.
Bu yaklaşımın önemini ve pratik adımlarını şu şekilde inceleyebiliriz:
1. Dilin Akıcılığı ve Anlaşılırlığı:
Yabancı sözcükler, özellikle her dinleyici ya da okuyucu tarafından bilinmediğinde, iletişimin akıcılığını ve anlaşılırlığını bozar.
Türkçe'de zaten var olan bir sözcük yerine yabancı bir karşılığını kullanmak, hem gereksiz bir gösteriş algısı yaratabilir hem de tümcenin doğallığını zedeleyebilir.
-Örnek: "Bu konuda bir feedback vermeniz gerekiyor." yerine, "geribildirim" veya "dönüt" demek, mesajın Türkçenin mantığı içinde “daha güçlü” bir şekilde iletilmesini sağlar.
2. Düşünceyi Güçlendirme
Kendi ana dilimizin sözcüklerini kullanmak, düşünce sistemimizi de doğrudan etkiler.
Ana dilimizde düşünmek ve ifade etmek, kavramları daha derinlemesine anlamamızı ve daha incelikli anlatımlar geliştirmemizi sağlar.
Yabancı sözcüklere başvurmak yerine, o kavramın Türkçe karşılığını bulmaya çalışmak, aslında dilimizi etken olarak kullandığımızı ve geliştirdiğimizi gösterir.
3. Pratik Çözüm Yolları ve Seçenekler
Konuşma ve yazma sırasında yabancı sözcüklerden kaçınmak için kendimizi duyarlı tutmamız gerekir.
Türk Dil Kurumu'nun (TDK) güncel olarak teknoloji ve günlük hayattan dilimize giren yabancı sözcüklere bulduğu Türkçe karşılıkları izlemek ve kullanmak, bu bilinci günlük hayatımıza taşımanın en etkili yoludur.
Günlük dilde yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıklarının kullanılması, dilimizin kalitesini çok artıracaktır.
.  Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.09.29, İS.
.       YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:
.  (Araştırma, inceleme ve değerlendirme yazısı)