.
MİLLİ EĞİTİM ve UYGULAMA MODELLERİ .
Köy
enstitülerinin temel ilke ve kuralları, yöntemleri ve uygulamaları dikkatlice
incelenmelidir.
En küçük yaşlardan başlanılarak "iş eğitimi",
yaparak-yaşayarak birlikte eğitilme ve öğrenme, öğrenilenleri uygulama.. gibi
en kısa tanımlamalar yapılabilir.
Özentili
değildir, tutumludur, üreticidir, çözümseldir, halktan yanadır...
"Devlet yatılı öğretmen okulları" yeniden daha
geliştirilmiş bir çağcıl model olarak işlenmelidir...
Bunu
kim yapacak diye bir soru yanlıştır.
Doğruları devlet ve ülke için, millet için yararlı olanları
düşünmek, geliştirmek ve ciddiye almak gerekir.
Bugün
geçicidir, yarın ise hemen gelecektir ve biz yarınları hazırlayacağız.
Yarınlar ve sağlam
temelleri için hepimiz her an emek harcamalı, çalışmalı ve fikir üretmeliyiz.
Bunlar
için oluşması gereken bireyler ve kadroları oluşturmak, eğitmek ve bilinçlendirmek
ise yine birilerinin değil, "hepimizin" görevidir.
Eğitim temel ise de yaygın öğretim her şeyden önce MİLLİ bir
temel üzerinde olmalıdır ve eğitim- öğretimde "birlik" kesinlikle gerçekleşmelidir.
Yüksek
okullar, üniversiteler de "çağcıl ve bilimsel gerçeklerle çalışmalar"
yapılan "özerk", "köklü ve devamlılığı olabilen" yapılar olmalıdır;
ve tüm bunlar dünya genelindeki derecelndirmelerde hiçbir zaman gerilerde
kalmamalıdır.
Özel-paralı okullar, "dinci yapılanmaların medrese-okul ve
yuvaları" ülkemizin dirliğine, birliğine ve eşitlik ilkesine uygun
değildir.
Öğretmen
okulu örneğini verdimse de bunun yanı sıra "devlet yatılı bölge okulları",
"uygulamalı devlet yatılı tarım okulları"… düşünebilmelidir.
Tüm bu alanda bize düşen ilk görev ise yurtsever, Atatürkçü ve
de bilimsel bakış açısından, evrensel değerlerden yana olmaktır; ve de yine hiç
yılmadan ve azimle, sebatla çalışmak, üretmek, güzel ahlaklı insanlar olmaktır.
Türk
olmak, Türkiye için iyi, doğru, güzel ve yararlı düşünceler üretmek, hepimize
düşen bir devrimci görevdir; bu konuda sağcı-solcu, şu-bu ayrımı yapmak ise
yarar getirmek.
Bunun için de yapay
konulardan, boş işlerden, zaman öldürmekten, gevezeliklerden, özentiden ve "algı-zihin
programlarının" tutsağı olmaktan uzak durmalı, kendimize sahip çıkmalıyız.
Evet,
şu an böylesine idealler, düşünceler hep bir "hayal" olarak görülmek
istenmekte ve insanların bu tür çizgilerden uzakta kalması istenmektedir.
Buna rağmen asıl olan "temel ilkeler" ve bakış
açıları, "duruş"tur.
Türkiye
Cumhuriyeti'nin "hiç zaman yitirmeden", bir an önce demokratik,
çağdaş, parlamenter, anayasal, eşitlikçi, güçler ayrımına dayalı, tarafsız laik
ilke ve kurallara dayanan bir hukuk devleti olmasıdır.
Buna izin verirler mi?
Bugünün
Türkiye'sinin "bu yapısından büyük çıkarları olan" güçlerin, çetelerin,
kara paracıların, mafyacıların ve onların iş birlikçilerinin gizli-açık
taraftarları var mıdır; varsa bu olması gereken değişikliklere izin verirler mi?
Yine de tüm bu gerçeklere ve zorluklara rağmen bize gereken güç
ve dayanaklar, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür; onun gösterdiği hedeflerdir
ve içine girmiş olduğu uygarlık yoludur.
Ey
Türk Gençliği, diye Türk miilletine seslendiğinde bize verdiği güç ve ödevler,
görevler ve verdiği bilinç çok açıktır.
Birinci görevin;
Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza değin korumak ve savunmaktır.
etmektir.
Ey
Türk'ün geleceğinin evladı!
Bu koşullar içerisinde
görevin, Türk bağımsızlığını ve cumhuriyetini kurtarmak olmalıdır.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 10.07.2024, MŞ.
********************************************************************************