10 Temmuz 2024 Çarşamba

MİLLİ EĞİTİM ve MODELLERİ

 .  MİLLİ EĞİTİM ve UYGULAMA MODELLERİ  .
Köy enstitülerinin temel ilke ve kuralları, yöntemleri ve uygulamaları dikkatlice incelenmelidir.
En küçük yaşlardan başlanılarak "iş eğitimi", yaparak-yaşayarak birlikte eğitilme ve öğrenme, öğrenilenleri uygulama.. gibi en kısa tanımlamalar yapılabilir.
Özentili değildir, tutumludur, üreticidir, çözümseldir, halktan yanadır...
"Devlet yatılı öğretmen okulları" yeniden daha geliştirilmiş bir çağcıl model olarak işlenmelidir...
Bunu kim yapacak diye bir soru yanlıştır.
Doğruları devlet ve ülke için, millet için yararlı olanları düşünmek, geliştirmek ve ciddiye almak gerekir.
Bugün geçicidir, yarın ise hemen gelecektir ve biz yarınları hazırlayacağız.
Yarınlar ve sağlam temelleri için hepimiz her an emek harcamalı, çalışmalı ve fikir üretmeliyiz.
Bunlar için oluşması gereken bireyler ve kadroları oluşturmak, eğitmek ve bilinçlendirmek ise yine birilerinin değil, "hepimizin" görevidir.
Eğitim temel ise de yaygın öğretim her şeyden önce MİLLİ bir temel üzerinde olmalıdır ve eğitim- öğretimde "birlik" kesinlikle gerçekleşmelidir.
Yüksek okullar, üniversiteler de "çağcıl ve bilimsel gerçeklerle çalışmalar" yapılan "özerk", "köklü ve devamlılığı olabilen" yapılar olmalıdır; ve tüm bunlar dünya genelindeki derecelndirmelerde hiçbir zaman gerilerde kalmamalıdır.
Özel-paralı okullar, "dinci yapılanmaların medrese-okul ve yuvaları" ülkemizin dirliğine, birliğine ve eşitlik ilkesine uygun değildir.
Öğretmen okulu örneğini verdimse de bunun yanı sıra "devlet yatılı bölge okulları", "uygulamalı devlet yatılı tarım okulları"… düşünebilmelidir.
Tüm bu alanda bize düşen ilk görev ise yurtsever, Atatürkçü ve de bilimsel bakış açısından, evrensel değerlerden yana olmaktır; ve de yine hiç yılmadan ve azimle, sebatla çalışmak, üretmek, güzel ahlaklı insanlar olmaktır.
Türk olmak, Türkiye için iyi, doğru, güzel ve yararlı düşünceler üretmek, hepimize düşen bir devrimci görevdir; bu konuda sağcı-solcu, şu-bu ayrımı yapmak ise yarar getirmek.
Bunun için de yapay konulardan, boş işlerden, zaman öldürmekten, gevezeliklerden, özentiden ve "algı-zihin programlarının" tutsağı olmaktan uzak durmalı, kendimize sahip çıkmalıyız.
Evet, şu an böylesine idealler, düşünceler hep bir "hayal" olarak görülmek istenmekte ve insanların bu tür çizgilerden uzakta kalması istenmektedir.
Buna rağmen asıl olan "temel ilkeler" ve bakış açıları, "duruş"tur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin "hiç zaman yitirmeden", bir an önce demokratik, çağdaş, parlamenter, anayasal, eşitlikçi, güçler ayrımına dayalı, tarafsız laik ilke ve kurallara dayanan bir hukuk devleti olmasıdır.
Buna izin verirler mi?
Bugünün Türkiye'sinin "bu yapısından büyük çıkarları olan" güçlerin, çetelerin, kara paracıların, mafyacıların ve onların iş birlikçilerinin gizli-açık taraftarları var mıdır; varsa bu olması gereken değişikliklere izin verirler mi?
Yine de tüm bu gerçeklere ve zorluklara rağmen bize gereken güç ve dayanaklar, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür; onun gösterdiği hedeflerdir ve içine girmiş olduğu uygarlık yoludur.
Ey Türk Gençliği, diye Türk miilletine seslendiğinde bize verdiği güç ve ödevler, görevler ve verdiği bilinç çok açıktır.
Birinci görevin; Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza değin korumak ve savunmaktır. etmektir.
Ey Türk'ün geleceğinin evladı!
Bu koşullar içerisinde görevin, Türk bağımsızlığını ve cumhuriyetini kurtarmak olmalıdır.
.    Öğretmen
Gönen ÇIBIKCI, 10.07.2024, MŞ.

********************************************************************************

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder