Ders Araçları ve Kitaplar
Almanya'da
ders aracı ve kitap hazırlama özel işletmeciliğin işidir.
Serbest ekonominin gereği olarak
isteyen, istediği dalda yatırım yapar, ticaret yapar.
Bu genel ilke çerçevesinde yayın evleri,
şirketler iş yaptıkları alanlar içinde üretim yaparlar.
Bunlardan okullarda kullanılması
düşünülenlerini eğitim bakanlıkları kendi içinde incelerler. Kabul görenler yayınlanır.
Ders programlarına ve yasalara uygun
olarak beğendiklerini bir listeye alırlar. Okullarda öğretmenler kendi
dallarındaki kitapları ancak bu listelerden seçebilirler ve bu yayınları
kulanabilirler.
Anlaşılacağı
gibi bu işin temel ilkesi bir "istem ve sunu" ilişkisidir.
Okullarda hangi dallar ve dersler varsa,
ders programları neleri içeriyorsa, işte kitap evleri de ancak bunlara göre
ders aracı ve kitap hazırlatırlar ve ürünlerini sunarlar.
Bu bağlamda olayın temel kaynağı
yine politiktir.
Toplumsal gelişmelere göre politikacılar
parlementolarda yasaları hazırlarlar. Okul da buna göre biçimlendirilir.
Eğitim bakanlığı da kendine verilen
yasalar çerçevesinde yönetmelikler, tüzükler, programlar çıkarır. Eğitimin ve
öğretimin temel ilkelerini belir.
Tüm
bunlara göre de şirketler eğitim ve öğretim için, öğrenciler ve öğretmenler
için ürünler hazırlarlar.
Hiç kimse kendi kafasından, hesaplamadan
bir şey yayınlamaz. Bir kitabın nerede ve ne kadar satılacağı daha önceden
kesin hesaplanmadan ve garantilenmeden, basımı yapılmaz.
"Eğitim
ve öğretimin yönlendirilmesinin kaynaklarından kesin bir tanesi de
politikdir" diyebileceğimize göre, her çıkar çevresi de kendi istemlerini
politik partiler aracılığı ile dile getirmeğe ve gerçekleştirmeğe çalışır.
Bu anlamda da Türkçe dilli halkın da
kendi istemlerine yönelik uygulamaları görebilmeleri için bu alanda uğraş
vermeleri, politik partilerdeki etkenliklerini arttırmaları gerekir.
Türkçe
dilli dersler de eğer yaygınsa ve "piyasası" varsa, şirketler o zaman
bu dallarda ürünlerini sunarlar.
Türkçe yayınların artması, nitelik ve
niceliklerinin üst düzeye ulaşması için, işte bu nedenle de yine, çok
öğrencinin Türkçe dersine katılması, anne ve babaların çocukları için Türkçe
öğretim istemeleri gerekmektedir.
Gidiş ise, iyiye doğru değildir.
Tüm
Almanya'daki veriler, araştırmalar, istatistikler son yıllarda Türkçe dersleri
ve öğretmenleri sayısında çok büyük düşüşlerin olduğunu göstermektedir.
Bu da
çok derece üzünç verici ve zararlı bir durumdur.
Bunun
ileriye dönük olarak değişmesi, ancak Türkçe dilli halkın daha bilinçli olması
ve anadiline önem vermesiyle olacaktır.
Bu konuda da Türkçe dilli aydınlara,
bilimcilere, basın ve yayına, televizyonculara, işverenlere, tüm sivil toplum
örgütlerine ve başta büyük elçilik olmak üzere tüm konsolosluklara... büyük
görev düşmektedir.
Bu hak ve görev hepimizindir.
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,
18 0cak 2000
38.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder