. ANNELERİN ÜZERİNDEKİ YÜK
. “Anne olmak, annelik
yapmak” neden birçok anneyi hasta ediyor?
. Her üç kadından biri, özellikle anneler, ruhsal
bozukluklardan çok rahatsız…
. Annelikle ilgili beklentiler çoğu zaman imkânsız derecede
yüksek oluyor ve sağlık ve zaman kaybına yol açıyor.
. Annelerin üzerindeki “yüksek zihinsel yük” ve çoğu zaman
karşı karşıya kaldıkları imkânsız “beklentiler“ birçok anneyi etkiliyor.
. Tükenmişliğe veya diğer ruh sağlığı bozukluklarına yol açabilen bu
“psikolojik yük”, anneler arasında yaygın.
. Bu aşırı yüklenmenin nedenleri çok yönlüdür ve çoğunlukla iç ve
dış etkenlerin bir bileşkesinden kaynaklanır :
A) Ebeveynlik neden sıklıkla anneleri hasta ediyor?
1-"Zihinsel yük" ve eşitsiz dağılım:
Günlük aile hayatındaki görünmez organizasyonel ve zihinsel işlerin (zihinsel
yük) ana sorumluluğu genellikle annelere aittir . Bu, randevuları, doğum
günlerini, alışverişleri vb. planlama, koordine etme ve öngörmeyi içerir.
Bu zihinsel yük çoğu zaman göz ardı ediliyor ve anneler (yarı zamanlı)
çalışıyor olsalar bile eşler arasında eşit olarak paylaşılmıyor.
2-Yüksek mükemmellik standartları ve toplumsal beklentiler:
"Mükemmel anne" ideali ulaşılamaz bir şeydir. Anneler, her rolde
(anne, eş, çalışan, ev hanımı, arkadaş) en iyi performansı gösterme baskısı
altındadır .
Yeterince iyi olmama korkusu vardır ve bu da sürekli bir suçluluk duygusuna yol
açabilir.
3-İş ve ailenin çifte yükü:
Birçok anne çalışmakta ve hem iş hem de çocuk bakımı arasında mekik
dokumaktadır . Her iki alanda da sürekli "çalışmak" zorunda kalmak,
kronik strese ve bitkinliğe (tükenmişlik sendromu riski) yol açar .
4-Yardım eksikliği ve izin süresinin yetersizliği:
Kişinin kendi istekleri ve ihtiyaçları arka planda kalır . Boş zaman, kendine
zaman ayırma ("ben-zamanı") ve partneriyle birlikte geçirilen zaman
azalır, bu da yorgunluğu teşvik eder .
5-Özel stresler:
Bekar anneler, tek başlarına sorumlu olmaları ve çoğunlukla maddi kaygılar
taşımaları nedeniyle özellikle savunmasızdırlar .
Ruhsal hastalıklar doğumla doğrudan bağlantılı olarak da ortaya çıkabilir
(örneğin doğum sonrası depresyon veya anksiyete bozuklukları).
B) Annelere bu konuda ne yardımcı olur?
. Kendinizi sınırda hissediyorsanız veya kendiniz ya da
eşiniz için destek arıyorsanız, zihinsel yük veya anne tükenmişliği konusunda
danışmanlık merkezleri veya çevrimiçi kaynaklara ulaşmaktan ve yardım almak
yararlı olur.
. Yardım ve Önlemler:
Zihinsel stresi azaltmak ve önlemek için kişisel, ortaklık ve toplumsal
düzeyde adımlar atılması gerekiyor.
1. İletişim ve Adil Dağıtım (Zihinsel Yükün Azaltılması):
-Görünmeyeni görünür kılın: Günlük aile hayatında ortaya çıkan tüm görevleri
(planlama, organizasyon, tamamlama) listeleyin (örneğin, paylaşılan bir liste
veya aile takvimi ile).
-Tanımlanmış sorumluluklar: Belirli alanlara ilişkin sorumluluğu iki taraf
arasında kesin bir şekilde bölün ve daha sonra sorumluluğu fiilen devredin (
"bırakın" ).
-Şunu dile getirin: Eşinize şunu açıkça söyleyin: "Artık bu yükü tek
başıma taşımak istemiyorum." Birlikte çözümler arayın.
2. Kişisel bakım ve önceliklerin belirlenmesi:
-Mükemmeliyetçilikten vazgeçin: "Mükemmel" yerine "Yeterince
iyi" sloganını benimseyin. Yardım istemenin ve her şeyi yapamamanın “sorun
olmadığını” öğrenin.
-Kişisel bakım rutininizi planlayın: Günlük hayatınıza “bilinçli” olarak
molalar ve dinlenmeler ekleyin.
Bu, spor, hobiler, rahatlatıcı bir banyo ya da “hiçbir şey” yapmamak olabilir.
-Netlik kazanın: Kendi “duygularınızı” ve “sınırlarınızı” kabul edin ve ciddiye
alın.
Bazen “hayır” demeyi öğrenin.
3. Profesyonel destek ve rahatlama:
-Yardımı kabul edin: Ailenizden, arkadaşlarınızdan veya dışarıdan gelen
yardımlardan (örneğin, bebek bakıcıları) destek alın.
Zayıflık göstermek pek de iyi değildir.
-Aile hekimi/Psikoterapi: Sürekli yorgunluk, anksiyete veya depresyon durumunda
(8-12 haftadan uzun süren semptomlar), aile hekimi daha sonraki adımları
görüşmek üzere ilk temas noktası olmalıdır.
-Anne-çocuk rehabilitasyonu: Annelerin iyileşmesine destek olabilecek kurumlar
var mı, diye araştırın.
“Psikosomatik tükenmişliğin” önlenmesi ve tedavisi için “danışmanlık ve
rehabilitasyon” programları sunana yerleri gidip, danışmalarda bulunun.
C) Anneler neden hep kendileri üstlenmek ister? Çocuklarına karşı hep
koruyucu davranır?
. Annelerin çok fazla “sorumluluk” alma ve “aşırı
şefkatli” olma eğiliminin karmaşık psikolojik, sosyal ve biyolojik kökenleri
vardır.
. Anneler her şeyi tek başlarına yapmak istemezler; ancak
köklü “rol modellerin” etkileşimi , “mükemmel olma” yönündeki “yoğun baskı” ve
“kontrolü kaybetme” ya da “çocuğu tehlikeye atma” korkusu, tüm “yükü annelerin
omuzlarına” yüklemelerine neden olur.
. Annelerin çoğu zaman her şeyi “kendi ellerine” almalarının ve
çocuklarını aşırı korumalarının başlıca nedenleri şunlar olabilir:
1. Sosyal roller ve "zihinsel yük"
a-Kontrolü kaybetme korkusu: Anneler görevleri devretmeye çalıştıklarında,
genellikle güçlü bir kontrol kaybı hissi yaşarlar veya "Bunu kendim daha
hızlı/daha iyi yapabilirim" diye düşünürler.
b-Sosyalleşme ve rol modeller: İlerlemeye rağmen, kadınlar genellikle
çocukluktan itibaren "bakıcı" rolüne alıştırılır.
Toplumdaki ideal anne imajı, “özveri ve sürekli ulaşılabilirlikle” güçlü bir
şekilde bağlantılıdır.
c-Bir tuzak olarak "zihinsel yük": Anneler genellikle tüm aile
yönetiminin (planlama, organize etme, öngörme) “zihinsel sorumluluğunu”
üstlenirler.
Bu sürekli zihinsel çalışma kendi gözetimleri olmadan bir şeylerin “ters
gideceği” korkusuyla, “kontrolü elde tutma” ihtiyacı hissi yaratır.
2. Psikolojik mekanizmalar ve korkular
a-Mükemmeliyetçilik ve öz saygı: Birçok anne, "ideal" ebeveyn olmak
için kendilerini aşırı derecede baskı altına sokar.
Sorumluluk almak ve her şeyin “mükemmel” bir şekilde yürümesini sağlamak, anne
olarak “öz saygılarıyla” bağlantılı hale gelir .
b-Çocuğun refahı konusunda korku (aşırı korumacılık):
-Artan kaygı: Çocukları “koruma arzusu” doğal bir içgüdüdür.
Ancak, hayali veya gerçek tehditler karşısında artan kaygı, aşırı korumacılığa
yol açabilir. (genellikle "helikopter ebeveynlik" olarak
adlandırılır)
-Başarısızlık korkusu: Ebeveynler genellikle çocuklarının hata yapmasını veya
başarısızlığı deneyimlemesini “engellemek” isterler.
Çocuğun “hayal kırıklığı” veya “üzüntü yaşamaması” için zemin hazırlarlar.
Paradoksal olarak, bu durum çocuğu “öz yeterlilik” ve “hayal kırıklığı
toleransı” geliştirme fırsatından mahrum bırakır.
c-Telafi: Bazen anneler “kendi çözülmemiş sorunlarını” veya “eksikliklerini”
ebeveyn rolüne aşırı katılımla telafi ederler. (örneğin, kendi çocukluklarında
sevgi veya ilgi eksikliği, kariyer başarısızlıkları)
3. Biyolojik ve bağlanmaya özgü etkenler
a-Biyolojik yakınlık: Hamilelik ve emzirme döneminde anneler, genellikle
çocuklarıyla en başından itibaren daha “yoğun” bir fiziksel ve duygusal bağ
kurarlar.
Bu, çocuklarının ihtiyaçlarını daha “sezgisel” olarak algılamalarına ve onlara
karşı daha fazla “sorumluluk” hissetmelerine yol açabilir.
-Oksitosin (bağlanma hormonu): Doğum ve emzirme sırasında salgılanan oksitosin
hormonu, bağlanma ve anne bakımında önemli rol oynar.
Ç) Rahatlama yolu
. Annelerin kendileri ve çocukları için daha sağlıklı olmak
adına “sorumluluk devretmek” ve "helikopter" davranışlarını azaltmak
için atabilecekleri belirli adımlar hakkında daha fazla bilgi edinmek aslında
çok yararlı olacaktır.
. Önemli olan, bırakmayı ve sorumluluktan vazgeçmeyi “etken” olarak
uygulamaktır:
1-Çocuklarınıza yaşlarına uygun sorumluluklar verin:
Çocuklarınıza yaşlarına uygun görevler verin, böylece öz yeterliliklerini
geliştirebilirler.
Sorumluluk alan bir çocuk daha sağlıklı bir öz güven duygusu geliştirir.
2-Görevleri önceliklendirmek:
Her şeyin “mükemmel” olması gerekmez.
İş yükünüzdeki boşlukları değerlendirmek ve gereksiz görevleri ortadan
kaldırmak büyük bir rahatlama sağlar.
3-Yetki devretmenin güven yarattığını kabul etmek:
Anneler, “sorumluluktan vazgeçmeyi” bir kontrol kaybı olarak değil, eşlerine ve
çocuklarına duydukları “güvenin bir göstergesi” olarak görmeyi öğrenmelidir.
D) Sağlıklı aile ve toplum yaratmak:
. Toplumun, çevrenin ve de ailenin üzerine düşen aslında
sağlıklı ve huzurlu bir toplum yaratabilmektir.
. Bu konuda hem devlete hem de bize, bireylere çok görev ve anlayış
düşmektedir.
. Annelerin bu anlamda daha güvenli, huzurlu ve mutlu olmasını
istemeli ve onlara yardımcı olmalıyız.
. Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.11.02, İS.
. YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ: ….
. (YZ destekli
araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)
*****************************************************************************************
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder