28 Haziran 2025 Cumartesi

BİREYSEL EĞİTİM

 .  ÖRGÜN VE BİREYSEL TEMEL EĞİTİM

.  Toplumun, toplumu oluşturan bireylerin "temel" konularda, yurttaşlık temel bilgilerinde, ekonomik, toplumsal kavramlarda donanımlı olmamaları siyasi sorunları kavramada ve çözüm yolları aramada büyük eksiklikler yaratır.

.  Bu bilgiler ve eğitimler ilk önce ailede, temel eğitimde önem verilerek işlenmeli ve kavratılmalıdır.

.  Bu temel öğrenimi alan çocuk, genç tüm yaşamı boyunca kendisini geliştirmeli, okumalar ve araştırmalar yapmalıdır.

.  Ancak, böylelikle egemen güçlere karşı ülkemizi, yurdumuzu koruyabilir ve savunabiliriz.

Bizi aldatmalarına, kandırmalarına ve özgür irademizi ellerine geçirmelerine engel olabiliriz.

Birey olarak, yurtsever olarak ülkemizin bağımsız ve özgür olabilmesi, güçlü bir ulus devlet olabilmesi, ilerleyebilmesi... için üzerimize düşenler bunlardır.

.  “Kesinlikle haklısın”, dediğinizi duymayı çok isterim!

. Toplumun ve bireylerin temel vatandaşlık, ekonomik ve toplumsal kavramlar konusunda bilgi sahibi olması, sadece kişisel gelişim için değil, aynı zamanda sağlıklı bir siyasal katılım ve bilinçli karar alma süreçleri için de hayati öneme sahiptir.

.  Bu temel bilgi eksikliği, siyasi sorunların doğru anlaşılmasını, çözüm yollarının tartışılmasını ve gerçekçi beklentiler oluşturulmasını ciddi şekilde engeller.

A) TEMEL BİLGİNİN ÖNEMİ VE EKSİKLİĞİNİN SONUÇLARI

a-Siyasi Sorunları Kavrama Eksikliği:

Eğer bireyler temel ekonomik işleyişi, sosyal sınıfların nasıl oluştuğunu, devlet yapısının ana hatlarını veya uluslar arası ilişkilerin temel dinamiklerini bilmiyorsa, karmaşık siyasi sorunları anlamaları zorlaşır.

Örneğin, bir ekonomik krizin nedenlerini ve olası sonuçlarını “kavrayamayan” bir yurttaş, siyasetçilerin sunduğu yüzeysel veya yanlış çözümlere “kolayca inanabilir”.

b-Manipülasyonlaraa Açıklık:

Temel bilgi eksikliği, bireyleri manipülasyona karşı daha savunmasız hale getirir.

Siyasi aktörler veya çıkar grupları, toplumsal kavramları çarpıtarak, “duygusal argümanlar” kullanarak veya gerçekleri “gizleyerek” kamuoyunu kolayca “yönlendirebilirler”.

Eğer vatandaşlar, örneğin, "enflasyon" veya "dış ticaret açığı" gibi kavramların ne anlama geldiğini ve hayatlarını nasıl etkilediğini bilmiyorlarsa, bu konulardaki propagandayı sorgulayamazlar.

c-Çözüm Yolları Üretememe:

Bilinçli bir vatandaş, sorunları tanımlamanın ötesinde, olası çözüm yollarını da tartışabilmeli ve değerlendirebilmelidir.

Temel bilgi olmadan, sorunlar için gerçekçi ve sürdürülebilir çözümler yerine, “popülist vaatlere” veya “komplo teorilerine” yönelim artar.

ç-Demokratik Katılımın Zayıflaması:

Etkin bir demokrasi, bilinçli ve katılımcı vatandaşlar gerektirir.

Eğer bireyler siyasi süreçlerin nasıl işlediğini, hak ve sorumluluklarını bilmiyorlarsa, oy verme veya sivil toplumda yer alma gibi katılımları yüzeysel kalır veya hiç gerçekleşmez.

B) TEMEL BİLGİNİN ÖNEMİ VE YANSIMALARI

Temel yurttaşlık bilgisi, ekonomik ve toplumsal kavramlara hakimiyet, bireylerin çevrelerinde olup biteni doğru yorumlamaları, manipülasyonlara karşı direnç geliştirmeleri ve bilinçli tercihler yapabilmeleri için kilit rol oynar.

Bu donanımın eksikliği şu sorunları beraberinde getirir:

a-Siyasi Pasiflik ve İlgisizlik:

Temel kavramlara yabancı olan bireyler, siyasetin karmaşık yapısı karşısında kendilerini çaresiz hissedebilir ve zamanla siyasi süreçlerden uzaklaşabilirler.

Bu da, iktidarların daha kolay manipülasyon yapmasına ve "hesap vermezlik" kültürünün yerleşmesine zemin hazırlar.

b-Popülist Söylemlere Açıklık:

Temel bilgi eksikliği, bireyleri karmaşık sorunlara basit ve duygusal çözümler sunan popülist liderlerin cazibesine açık hale getirir.

Gerçek sorunların kökenlerini ve olası sonuçlarını analiz edemeyen kitleler, kısa vadeli vaatlere veya düşmanlaştırma siyasetine kolayca kapılabilir.

c-Yanlış Bilgi ve Dezenformasyonun Etkisi:

Günümüzün dijital çağında, bilgi kirliliği ve dezenformasyon büyük bir problem.

Temel bilgisi sağlam olmayan bireyler, doğruyu yanlıştan ayırt etmekte zorlanır ve bilerek veya bilmeyerek yanlış bilginin yayılmasına katkıda bulunabilirler.

Bu da toplumsal kutuplaşmayı artırır ve “akılcıl tartışma” ortamını yok eder.

ç-Ekonomik ve Sosyal Sorunları Anlamada Güçlük:

İşsizlik, enflasyon, gelir eşitsizliği gibi temel ekonomik sorunların altında yatan nedenleri veya sosyal güvenlik, sağlık hizmetleri gibi toplumsal konuların dinamiklerini kavramakta zorlanan bireyler, bu konularda bilinçli taleplerde bulunamaz veya çözüm önerileri geliştiremezler.

d-Katılımcı Demokrasinin Zayıflaması:

Demokrasi, vatandaşların bilinçli katılımıyla güçlenir.

Eğer bireyler temel siyasi, ekonomik ve toplumsal kavramlara yabancıysa, seçimlerde bilinçli tercihler yapma, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla etki yaratma veya toplumsal değişime katkıda bulunma yetenekleri zayıflar.

C) EĞİTİMİN ROLÜ VE SÜREKLİLİĞİ

Belirttiğim gibi, bu “temel eğitimin kökenleri” ailede ve ilk eğitim aşamalarında atılmalıdır:

a-Ailede Başlangıç:

Aileler, çocuklarına merak uyandırma, soru sorma ve farklı bakış açılarını anlama gibi temel eleştirel düşünme becerilerini kazandırmanın yanı sıra, toplumsal değerler ve sorumluluklar hakkında ilk bilgileri vermelidir.

Güncel olayları tartışmak, basit ekonomik kavramları açıklamak, çocukların dünyayı anlamalarına yardımcı olur.

b-Temel Eğitimde Odak Noktası:

Okul öncesi ve ilköğretimden başlayarak, ders müfredatlarına vatandaşlık bilgisi, temel ekonomi, sosyoloji ve tarih gibi konular, yaş seviyelerine uygun ve anlaşılır bir şekilde entegre edilmelidir.

Ezberden ziyade, kavramların “mantığının” ve “toplumsal etkilerinin” kavratılmasına odaklanılmalıdır.

Tartışma ortamları yaratılmalı, öğrencilerin farklı fikirleri ifade etmelerine ve “sorgulamalarına” olanak tanınmalıdır.

c-Yaşam Boyu Öğrenme ve Gelişim:

Bu temel eğitimle donanmış bir birey, yaşamı boyunca kendini geliştirmeye devam etmelidir. Okumak, araştırmak, farklı kaynaklardan bilgi edinmek ve eleştirel düşünme becerilerini sürekli keskinleştirmek, değişen dünya koşullarına ayak uydurmanın ve karmaşık sorunlar karşısında sağlam bir duruş sergilemenin tek yoludur.

İnternetin sunduğu bilgi bolluğu, doğru ve güvenilir kaynakları “ayırt etme” becerisini daha da “kritik” hale getirmektedir.

ç-Sonuç olarak:

Bilgi ve eğitim, bireylerin kendi kaderlerini tayin etme ve toplumun geleceğine yön verme gücünü artıran en temel araçlardır.

Bu alandaki eksikliklerin giderilmesi, daha bilinçli, daha katılımcı ve dolayısıyla daha güçlü toplumların inşası için vazgeçilmezdir.

Ç) TEMEL EĞİTİMİN KAYNAKLARI VE SÜREKLİ GELİŞİM

Belirttiğim gibi, bu temel bilgilerin aktarılmasında en kritik aşamalar aile ve temel eğitimdir:

a-Aile:

Çocukların ilk öğrenme ortamı olan aile, temel değerlerin, merak duygusunun ve sorgulama alışkanlığının kazandırıldığı yerdir.

Ebeveynlerin çocuklarıyla siyaset, ekonomi ve toplum üzerine konuşmaları, farklı bakış açılarını tartışmaya açmaları, çocukların eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.

b-Temel Eğitim Kurumları:

Okullar, sistematik ve yapılandırılmış bir şekilde bu bilgileri aktarmakla yükümlüdür.

Ders müfredatları sadece ezbere dayalı olmamalı, öğrencilerin yurttaşlık bilinci, eleştirel düşünme, problem çözme ve sosyal sorumluluk becerilerini geliştirmeye odaklanmalıdır. Tarih, coğrafya, sosyoloji, felsefe ve ekonomi dersleri, yaşamla bağlantılı, güncel olayları açıklayabilecek şekilde işlenmelidir.

Tartışma ortamları yaratılmalı, öğrencilerin soru sorması ve farklı fikirleri “dinlemesi” özendirilmelidir.

Ancak bu ilk eğitim, yaşam boyu süren bir “öğrenme sürecinin” yalnızca başlangıcıdır.

Birey, temel bilgiyi aldıktan sonra “kendini geliştirmeye” devam etmelidir:

c-Yaşam Boyu Öğrenme:

Dünya sürekli değişiyor ve yeni sorunlar ortaya çıkıyor.

Bu nedenle, bireylerin yaşamları boyunca okumalar yaparak, araştırmalarla ilgilenerek, güncel olayları farklı kaynaklardan takip ederek ve tartışma platformlarında yer alarak kendilerini güncel tutmaları esastır.

ç-Okumalar ve Araştırmalar:

Kitaplar, makaleler, belgeseller, güvenilir haber kaynakları ve akademik çalışmalar, bireylerin farklı bakış açıları kazanmasına ve derinlemesine bilgi edinmesine olanak tanır.

Özellikle eleştirel bir okuma alışkanlığı kazanmak, bilginin doğruluğunu sorgulama ve farklı perspektifleri değerlendirme yeteneğini geliştirir.

d-Sorgulayıcı Yaklaşım:

Edindiği bilgileri sorgulama, neden-sonuç ilişkilerini kurma ve kendi çıkarımlarını yapma becerisi, bireyin manipülasyonlara karşı en güçlü savunmasıdır.

Sözünü ettiğim temel bilgi ve bilinç seviyesine ulaşmak, bireylerin ve bir bütün olarak toplumun egemen güçlere karşı kendilerini koruyabilmeleri için vazgeçilmezdir.

Bu, yalnızca “teorik” bir bilgi konusu değil, aynı zamanda “etken” bir yurttaşlık duruşu gerektiren bir süreçtir.

D) MANİPÜLASYON VE ALDATMACAYA KARŞI KORUNMAK (KALKAN)

Temel ekonomik, toplumsal ve siyasi kavramlarda donanımlı olmak, sözünü ettiğimiz kapitalizm, emperyalizm, oligarşi ve komprador gibi güçlerin kullandığı “manipülasyon mekanizmalarına” karşı en güçlü kalkandır.

Bir birey, bu mekanizmaları tanıdığında:

a-Aldatmacaları Fark Eder:

Gelen haberleri, siyasi söylemleri veya ekonomik vaatleri sorgulayabilir.

Hangi bilgilerin kendi çıkarları doğrultusunda sunulduğunu, hangi gerçeklerin gizlendiğini veya çarpıtıldığını anlayabilir.

Örneğin, "kalkınma" adı altında yapılan “yabancı” yatırımların aslında ülkenin “kaynaklarını sömürmeye” yönelik olup olmadığını “analiz” edebilir.

b-Kandırılmaya Direnir:

Duygusal çağrılara veya popülist vaatlere kolayca kapılmaz.

Eleştirel düşünme yeteneği sayesinde, karmaşık sorunların basit çözümleri olmadığını bilir ve derinlemesine analiz etme ihtiyacı duyar.

c-Özgür İradesini Korur:

Bilgi ve bilinç, bireyin kendi kararlarını bağımsızca almasını sağlar.

Dış güçlerin veya yerel işbirlikçilerin (kompradorların) empoze etmeye çalıştığı fikirleri veya yaşam tarzlarını sorgulayarak, kendi değerleri ve ülkesinin çıkarları doğrultusunda hareket edebilir.

E) ULUSAL BAĞIMSIZLIK VE İLERLEME İÇİN YURTTAŞLIK SORUMLULUĞU

Bireysel düzeyde edinilen bu bilinç, ulusal düzeyde bağımsızlık, özgürlük ve güçlü bir ulus devlet olma hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynar. Şunları sağlayabiliriz:

a-Bağımsızlık ve Egemenlik:

Kendi değerlerine, kaynaklarına ve kararlarına sahip çıkan, dış müdahalelere direnen bir toplum, gerçek anlamda bağımsızlığını koruyabilir.

Temel bilgiye sahip yurttaşlar, ülkenin stratejik çıkarlarını doğru tanımlayabilir ve bu doğrultuda siyasi ve ekonomik bağımsızlığın savunulmasında aktif rol alabilir.

b-Güçlü Ulus Devlet:

Bilinçli ve aktif vatandaşlar, devletin şeffaflığını ve hesap verebilirliğini talep eder.

Bu da, yolsuzlukla mücadele, liyakate dayalı bir sistemin kurulması ve kaynakların doğru kullanılması gibi faktörlerle güçlü bir ulus devletin inşasına katkı sağlar.

Kendi “haklarını” bilen ve “savunan” bir halk, zayıf ve dışa bağımlı bir yönetimin oluşmasına “izin vermez”.

c-Toplumsal İlerleme:

Temel konularda bilgili bireyler, sadece kendi çıkarlarını değil, toplumun genel faydasını düşünen kararlar alabilirler.

Eğitim, sağlık, çevre gibi alanlarda doğru politikaların belirlenmesi ve uygulanması için baskı unsuru olabilirler.

Bu da, ülkenin her alanda ilerlemesini ve kalkınmasını sağlar.

DOLAYISIYLA:

Üzerimize düşenler yalnızca etken bir bilgi edinimi değil, aynı zamanda bu bilgiyi kullanarak etken bir yurttaşlık bilinciyle hareket etmek, toplumsal tartışmalara katılmak, haksızlıklara karşı durmak ve ülkenin geleceği için sorumluluk almaktır.

Ailede başlayan ve eğitimle pekişen bu süreç, “yaşam boyu” devam eden bir “öğrenme” ve “mücadele pratiği” haline gelmelidir.

SONUÇ OLARAK:

Temel bilgiden yoksun bir toplum, siyasi sorunları sadece yüzeyde algılayabilir ve uzun vadeli çözümler yerine “günü kurtarmaya” yönelik yaklaşımlara saplanabilir.

Bu eksikliği gidermek, hem bireysel bilinçlenmeyi hem de toplumsal ve siyasi sağlığı doğrudan etkileyen bir yatırımdır.

Yurt savunması için toplum olarak, birey olarak, ayrımcılığa kapılmadan bunlara önem vermeliyiz.

.   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.06.28, Mff.

. (Araştırma ve incelemeye dayanan değerlendirme yazım.)

25 Haziran 2025 Çarşamba

DEĞERLER EĞİTİMİ

 .   DEĞERLER EĞİTİMİ     .
.    Değerler Eğitimi Nedir ve Neleri Kapsar?

Değerler eğitimi, bireylerin ve toplumun sahip olduğu ahlaki, kültürel, manevi ve evrensel değerleri öğrenme, içselleştirme ve bu değerlere uygun davranışlar sergileme sürecidir.

Bu eğitim, bireyin karakter gelişimini destekleyerek, sorumluluk bilinci, empati, saygı, dürüstlük, yardımlaşma gibi nitelikleri kazanmasını hedefler.

Yalnızca bilgi aktarımı değil, aynı zamanda duygusal farkındalık ve davranışsal dönüşümü de içerir.

Değerler eğitimi, bireyin hem kendisine hem de “topluma yararlı”, “erdemli” bir insan olmasını amaçlar.  

Değerler eğitimi, bireyin yaşamın her alanında “doğru kararlar” almasına, “toplumsal uyumu” güçlendirmesine ve “huzurlu bir yaşam” sürmesine katkıda bulunur.

Bu kapsamda şunları içerebilir:

-Evrensel Değerler:

Sevgi, saygı, hoşgörü, adalet, barış, dürüstlük, sorumluluk, empati.

-Ulusal Değerler:

Yurtseverlik, bağımsızlık, ulusal birlik ve beraberlik, ulusal kültür ve tarih bilinci.

-Manevi Değerler:

İnanma, şükür, sabır, merhamet, fedakârlık.

-Toplumsal Değerler:

Yardımlaşma, dayanışma, iş birliği, konukperverlik, nezaket.

-Bireysel Değerler:

Özgüven, öz disiplin, çalışkanlık, azim, sorumluluk.

-Çevresel Değerler:

Doğa sevgisi, çevre bilinci, kaynakları verimli kullanma.

TÜRK TOPLUMUNDA "DEĞERLER EĞİTİMİ"

Nasıl ve Hangi Aşamalarla Verilmelidir?

Türk toplumunda değerler eğitiminin etkin bir şekilde verilmesi için çok yönlü ve aşamalı bir yaklaşım benimsenmelidir.

Bu süreçte hem “resmi eğitim kurumları” hem de aile ve diğer toplumsal yapılar etken rol oynamalıdır.

1. Ailede Değerler Eğitimi (Temel Aşama)

Aile, değerler eğitiminin ilk ve en kritik aşamasıdır.

Çocuk, değerleri ilk olarak ailesi içinde gözlemleyerek, taklit ederek ve yaşayarak öğrenir.

-Model Olma:

Ebeveynler, çocuklarına kazandırmak istedikleri değerleri kendi davranışlarıyla sergilemelidir. Örneğin, dürüstlük öğretilmek isteniyorsa, ebeveynlerin her durumda kendilerinin dürüst davranması gerekir.

-Açık İletişim:

Değerler hakkında çocuklarla açıkça konuşulmalı, neden önemli oldukları basit ve anlaşılır bir dille açıklanmalıdır.

Çocukların soruları sabırla dinlenmeli ve anlamlı cevaplar verilmelidir.

-Ödüllendirme ve Pekiştirme: Olumlu değerlere uygun davranışlar sergileyen çocuklar takdir edilmeli, övülerek bu davranışlar pekiştirilmelidir. Maddi ödüller yerine manevi takdir ve teşvikler tercih edilmelidir.

-Ev İşlerine Katılım:

Sorumluluk bilincini geliştirmek için çocuklara yaşlarına uygun ev işleri verilmeli ve bu görevleri yerine getirmeleri konusunda teşvik edilmelidir.

-Masal ve Öykü Anlatımı:

Ulusal ve manevi değerleri içeren, ibretlik olayların yer aldığı masallar, öyküler ve destanlar anlatılarak çocukların hayal güçleri ve “değer bilinci” zenginleştirilmelidir.

2. Okulda Değerler Eğitimi (Sistematik ve Destekleyici Aşama)

Okul, değerler eğitiminin sistemli ve bilinçli bir şekilde verildiği önemli bir kurumdur.

-Bütünleştirilmiş Yaklaşım:

Değerler, ayrı bir ders olarak değil, tüm ders programlarına entegre edilerek verilmelidir.

Tarih, edebiyat, sosyal bilgiler gibi dersler, değerlerin somut örneklerle işlenmesi için ideal platformlardır.

-Öğretmenlerin Rolü:

Öğretmenler, değerlerin aktarımında en önemli modellerdendir.

Kendi davranışlarıyla değerlere bağlılıklarını göstermeli, öğrencilere rehberlik etmeli ve değerler konusunda onlarla açıkça konuşmalıdır.

Öğretmenler, değerler eğitimi konusunda düzenli olarak “hizmet içi eğitimler” almalıdır.

-Etkinlik Temelli Öğrenme:

Sorumluluk, adalet, yardımseverlik gibi temalarda projeler, drama çalışmaları, münazaralar, sosyal sorumluluk etkinlikleri (yardım kampanyaları, çevre temizliği vb.) düzenlenmelidir.

Bu tür etkinlikler, değerlerin “yaşanarak” ve “deneyimlenerek” öğrenilmesini sağlar.

-Öyküler ve Ahlaki İkilemler:

Ahlaki ikilemler içeren hikayeler sunularak öğrencilerin empati kurma, akıl yürütme ve problem çözme becerilerini kullanarak değerler üzerine düşünmeleri teşvik edilmelidir.

Burada önemli olan doğru yanıtı bulmaktan çok, öğrencinin “düşünme süreci”dir.

-Okul İklimi ve Sosyal Çevre:

Okulun genel atmosferi, öğrencilerin birbirleriyle ve öğretmenleriyle olan ilişkileri, okul kuralları ve sosyal etkinlikler, değerlerin yaşam bulduğu bir ortam sunmalıdır.

Okulda, “güvenli, temiz ve saygılı” bir ortam olmalıdır.

-Aile-Okul İş Birliği:

Okul, değerler eğitimi konusunda aileleri bilgilendirmeli, seminerler düzenlemeli ve iş birliği içinde hareket etmelidir.

Aile ve okulun aynı değerleri savunması ve uygulaması, “eğitimin” etkinliğini artıracaktır.

3. Toplumsal Alanda Değerler Eğitimi (Pekiştirici ve Genişletici Aşama)

Aile ve okul dışında, toplumun diğer tüm unsurları da değerler eğitimine katkıda bulunmalıdır.

-Medya ve Sanat:

Televizyon, internet, sinema, tiyatro, müzik gibi medya ve sanat dalları, değerlerin doğru ve etkili bir şekilde yaygınlaştırılması için kullanılmalıdır. Özellikle çocuklara ve gençlere yönelik içeriklerde pozitif değerler ön plana çıkarılmalıdır.

-Sivil Toplum Kuruluşları:

Dernekler, vakıflar, spor kulüpleri gibi sivil toplum kuruluşları, kendi faaliyet alanlarında değerler eğitimine yönelik projeler geliştirmeli ve uygulamalıdır.

Gönüllülük etkenlikleri, değerlerin yaşanarak öğrenilmesi için önemli bir zemin sunar.

-Yerel Yönetimler:

Belediyeler, parklar, kütüphaneler, kültür merkezleri gibi alanlarda değerleri özendirici etkinlikler, kampanyalar ve işlik çalışmaları düzenlemelidir.

-Dinsel Kurumları:

Camiler ve diğer ibadethaneler, kendi bünyelerinde dini ve ahlaki değerleri anlatan programlar düzenleyerek toplumsal değerlerin güçlenmesine katkı sağlayabilirler.

-Örnek Kişiler:

Toplumda seçilerek, örnek alınan liderler, sanatçılar, sporcular ve bilim insanları, kendi yaşam biçimleri ve söylemleriyle “değerlerin yaygınlaşmasına” olumlu katkıda bulunabilirler.

Bu aşamaların bir bütünlük içinde, “eşgüdümsel” ve “sürekli” bir biçimde uygulanması, Türk toplumunda değerler eğitiminin daha güçlü ve kalıcı olmasını sağlayacaktır.

Özellikle “ezberden uzak, deneyime dayalı ve katılımcı bir eğitim modelini” benimsemek büyük önem taşımaktadır.

Bu süreçte medya ve sosyal medyanın olumsuzluk yaratan etkisi ve rolü üzerinde iyi düşünülmeli ve fikir oluşturulmalıdır.

.   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.06.26, Mff.

.  (Araştırma ve incelemeye dayanan değerlendirme yazım.)

 

15 Nisan 2025 Salı

PROJE OKULLARI

      "ÖZEL PROJE" OKULLARI

Özel Proje Okulları nedir, hedefleri ve amaçları nedir? Kimin fikridir?

Özel Proje Okulları, Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı olarak faaliyet gösteren ve belirli eğitim reformları veya özel programları uygulayan okullardır.

Bu okullar, ulusal veya uluslararası projeler yürütebilir, belirli alanlarda uzmanlaşabilir (fen, sosyal bilimler, spor, bilişim vb.) veya köklü ve başarılı geçmişe sahip liseler arasından seçilebilir.

Özel Proje Okullarının Hedefleri ve Amaçları:

Öğrencilerin akademik başarılarını artırmak:

Özel programlar ve projelerle öğrencilerin daha iyi bir eğitim almasını ve yükseköğretime hazırlanmasını sağlamak.

Yenilikçi eğitim öğretim ortamları sunmak:

Farklı öğrenme yöntemleri, teknolojik imkanlar ve proje tabanlı çalışmalarla öğrencilerin gelişimini desteklemek.

Öğretmenlerin mesleki gelişimini desteklemek:

Yönetici ve öğretmenlere yönelik eğitimler ve işbirlikleri ile onların bilgi ve becerilerini artırmak.

Öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif gelişimlerini desteklemek:

Çeşitli etkinlikler ve projelerle öğrencilerin ilgi alanlarını keşfetmelerine ve kendilerini geliştirmelerine olanak tanımak.

Eğitimde işbirliğini geliştirmek:

Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve diğer kurumlarla ortak çalışmalar yaparak eğitimin kalitesini artırmak.

Öğrencilere rehberlik hizmetleri sunmak:

Eğitsel, mesleki ve kişisel rehberlik ile öğrencilerin motivasyonunu artırmak ve doğru seçimler yapmalarına yardımcı olmak.

Çağın gerektirdiği donanımları kazandırmak:

Özellikle Endüstri 4.0 gibi alanlarda öğrencileri geleceğe hazırlamak.

Okullar arası dayanışmayı artırmak:

Özel ve resmi okullar arasında işbirliği projeleri geliştirmek.

Özel Proje Okulları Kimin Fikridir?

Özel Proje Okulları fikri Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) aittir.

Bu uygulama, 2014 yılında yürürlüğe girmiştir.

Fikrin temelinde, belirli okullara "özel statü" tanıyarak eğitimde farklılaşma ve yenilikçilik sağlamak, başarılı okulların deneyimlerinden yararlanmak ve belirlenen hedeflere yönelik özel çalışmalar yürütmek yatmaktadır.

Bazı kaynaklar, bu fikrin "Enderun Mektebi" gibi tarihi eğitim kurumlarının günümüzdeki yansımalarından biri olduğunu belirtmektedir.

Sayıları:

-  2023-2024 eğitim öğretim yılı itibarıyla: Farklı kaynaklarda yaklaşık 300-400 civarında Özel Proje Okulu olduğu belirtilmektedir. Ancak bu sayı zamanla değişebilir.

-  Son Değişiklikler: 2025 yılı başında yapılan bir değerlendirme sonucunda 66 Anadolu, fen ve sosyal bilimler lisesinin proje okulu statüsü kaldırılmıştır.

Bu durum sayının azaldığını göstermektedir.

Özel Proje Okullarının güncel ve kesin sayısına dair tek bir merkezi ve sürekli güncellenen bir kaynak bulunmamaktadır.

Bu okulların sayısı zaman içinde Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) yaptığı değerlendirmeler ve yeni projelerle değişebilmektedir.

Ancak size bu konuda bazı bilgiler ve kaynaklar sunabilirim:

Nerelerde Bulunurlar:

Özel Proje Okulları Türkiye'nin birçok ilinde bulunmaktadır.

Büyük şehirlerde sayıları daha fazla olmakla birlikte, farklı illerde de bu statüye sahip okullar mevcuttur.

- İstanbul, Ankara ve İzmir: En fazla Özel Proje Okulunun bulunduğu iller arasındadır.

- Diğer Büyük Kentler: Bursa, Antalya, Adana, Konya gibi büyük şehirlerde de önemli sayıda Özel Proje Okulu bulunmaktadır.

- Diğer İller: Bunların yanı sıra, farklı projeler veya uzmanlık alanları doğrultusunda diğer illerde de Özel Proje Okulları yer alabilmektedir.

Nereden Bilgi Alabiliriz, Nasıl Öğrenebiliriz?

- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Web Sitesi: MEB'in resmi web sitesinde zaman zaman bu konuda bilgilendirme veya listeler yayınlanabilmektedir. Web sitesini düzenli olarak kontrol etmek faydalı olabilir.

- İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri: Bulunduğunuz veya ilgilendiğiniz il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri aracılığıyla Özel Proje Okulları hakkında bilgi alabilirsiniz.

- Okulların Kendi Web Siteleri: Özel Proje Okulu statüsündeki okullar genellikle web sitelerinde bu bilgiyi belirtirler. İlgilendiğiniz okulların web sitelerini ziyaret edebilirsiniz.

- Eğitim Portalları ve Haber Siteleri: Eğitimle ilgili haber portalları ve web sitelerinde zaman zaman Özel Proje Okulları ile ilgili listeler veya bilgiler yayınlanabilmektedir. Örneğin, PervinKaplan.com gibi sitelerde bu konuda yazılar bulabilirsiniz.

Önemli Not:

Özel Proje Okullarının listesi ve statüleri MEB tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda güncellenebildiği için, en "güncel bilgiye" MEB ve ilgili milli eğitim müdürlükleri aracılığıyla ulaşmanız en doğru yöntem olacaktır.

.   "PROJE OKULU" NE DEMEK?

Proje Okullarında Öğretmen Olma Şartları Nelerdir?

Pek çok konu hakkında yapılan çalışmalarda öncelik proje okullarına ait olur. 2

014 yılında ortaya çıkan bu uygulama sayesinde pek çok okul proje okulu olarak kabul edildi.  

.   Proje okulları, diğer okullara göre daha çok projede yer alır. Bu bağlamda sahip oldukları laboratuvar, bilgisayarlar ve altyapılar da daha iyi olur.

 MEB tarafından belirlenen bazı okullar proje okulları olarak adlandırılır.

Bu okullar, bölgesel veya uluslararası projelerde yer almaları için seçilmiştir.

Genellikle başarı sıralaması yüksek olan okullar arasından tercih edilirler.

Öğretmenlerin ve yöneticilerin tamamı Milli Eğitim Bakanlığının uygun gördüğü şekilde yerleştirilir.

 Okulların proje okulları arasında kalıp kalmayacağı dört yılda bir değerlendirilir.

Komisyon tarafından uygun görülen okullar milli eğitim bakanının onaylamasıyla birlikte proje okulu kalmaya devam eder.

Ancak kurulun uygun görmediği okullar aynı işlevlerine devam edemez.

 Proje Okullarında Öğretmen Olma Şartları Nelerdir?

 Proje okullarında görev alan öğretmenler oldukça önemlidir.

MEB tarafından atanan öğretmenlerde bazı şartlar aranır.

Projelerin ve öğrencilerin başarısını yüksek tutması için üniversitede öğrenim görevlisi olan kişiler de ders verebilmektedir.

Ayrıca yabancı uyruklu öğretmenler de belirlenen ücretler karşılığında bu okullarda görev alabilmektedir.

 Proje okulları il genelinde başarı gösteren okullar arasından seçilir.

Yapılan uygulamaların daha güzel sonuçlar vermesi için öğretmenlerin görevi büyüktür.

Bu bağlamda, proje okullarında öğretmen olabilmek için her branş öğretmeninin kendi alanında ilk beşte yer alması gerekir.

 Öğretmenlerin atanması dört yılla sınırlıdır.

Ayrıca, atanan öğretmenlerin çalışabileceği en fazla süre 8 yıl olarak belirlenmiştir.

Akademisyenler de öğretmen olarak atabilmekte, yöneticilik için müdürlük makamında bulunabilmektedir. Ancak en az doktora seviyesinde olması şartı aranmaktadır.

.    08 Şubat, 2025    Eğitim-İş,Sendikası:

. AMACINDAN UZAKLAŞAN PROJE OKULU UYGULAMASINA VE KEYFİ ATAMALARA SON VERİN  

.   Proje okullarının gerçek amacından uzaklaştığını, keyfiliğin, kayırmanın adresi haline geldiğini hepimiz biliyoruz!

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimdeki sorunları çözmek yerine bilinçli olarak yeni sorunlar yaratmaya devam etmektedir.

Atamaya dair objektif hiçbir kriteri bulunmayan proje okulları, siyasetin ve yandaş sendikaların keyfi şekilde makam, koltuk dağıtmak için kullandığı bir garabete dönüşmüştür.

Öğretmenler, “Özel program ve proje uygulayan eğitim kurumları”nda, bu kurumlarla ilgili yönetmeliğin 7. maddesinin birinci fıkrası gereği dört yıl için görevlendirilmektedir.

Yönetmeliğin 4. maddesinin (b) fıkrası gereği ise bu okullara en az “adaylık süresi dahil dört yıllık öğretmenlik yapmış olanlar” başvurabilmektedir. 

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in göreve gelir gelmez bu okullarda dört yılını tamamlayan öğretmenler için görev süresini uzatması beraberinde önemli sorunları getirmiştir.

Ayrıca geçici görevlendirme ile bu okullarda çalışan öğretmenler 2024 yılı içinde asaleten atanmıştır.

Yönetmelik bu kurumlarda 4 yılını tamamlayan öğretmenler için Bakanlığa görev sürelerini bir dört yıl daha uzatma yetkisi vermektedir.

Uygulamada bu durum bu okullarda 4 yılını tamamlayanların durumları ile bunların yerine başvuru yapacak öğretmenler açısından bir belirsizlik ortaya çıkarmaktadır.

Eğitim öğretim yılının ortasındayız, bu yıl dört yılını dolduranların görevlendirmeleri sonlanacak mı yoksa uzatılacak mıdır?

.    Uzatılmayacaksa nasıl yöntem izlenecektir?

Boş kadrolara ve 4 yılını dolduranların yerine atamalar hizmet puanı esasına göre mi yapılacak? Yoksa her zaman olduğu gibi torpilli olanlara mı öncelik verilecektir?
.  Başından beri “Özel program ve proje uygulayan eğitim kurumları” eğitim sistemimiz açısından anlamlı olmadığını, bu uygulamanın sonlandırılması gerektiğini savunuyoruz. 

MEB, bazı okulları keyfi kararlarla “özel program ve proje” uyguluyor diye ayrıştırarak, öğretmenlerini, yöneticilerini özel statülü hale getirerek bugüne kadar eğitim sistemimize anlamlı bir katkı sağlamamıştır.

Tam tersine bu uygulama sayesinde bu okullarda çalışan öğretmenlere, yöneticilere keyfi operasyonlar yapılmıştır.

Bu nedenle yıllarca bu okulların öğretmen ve yöneticilerin atanmasında duyuru yapmama yoluna gitmiştir.

Sendikamızın açtığı davalar sonucunda ancak bu okullar için duyuru yapmayı akıl edebilmiştir.

Bu kez de ısrarlı biçimde mevzuatta belirsizlik yaratarak geçmişteki keyfi atama yöntemlerine devam etmek istemektedir.
.    MEB’e çağrımız şudur:
Okullarımız arasında “özel program ve proje uygulama okulu” ayrımına son veriniz.

Yapılması gereken öğretim programlarını geliştirme, yeni öğretim araçlarını deneme, yeni öğretim teorileri ve tekniklerini uygulamayı amaçlayan laboratuvar okulları kurmaktır. 

Bunu yapmayacağınızı yeni öğretim programlarının hazırlanması ve uygulamaya konulmasından, okulları tarikat ve cemaatlere teslim eden protokol uygulamasını kolaylaştırmanızdan anlamaktayız.

O halde öğretmenlerimizi mağdur eden uygulamalardan uzak durunuz. 

Mevzuatlarda hukuk devletinin temel ilkelerinden yasallık, belirlilik, objektiflik ve sürdürülebilirlik ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalınız.

Şu an yönetmelikte ve kılavuzda da belirtilmeyen yöntemler hakkında öğretmenleri bilgilendiriniz.

Proje okullarına atama sürecinde liyakat ve objektif ölçütleri esas alın!

Eğitimi gerçek amacından uzaklaştırdınız, sınav için eğitim haline dönüştürdünüz, okulları ve öğrencileri nitelikli niteliksiz diye ayırdınız, bu sisteminiz de çöktü, sınavla öğrenci belirlerken öğretmeni idareciyi keyfi şekilde, ""cemaatvari" abi abla modeli ile belirlemek isteğiniz geçmişten kalan parmak izinizdir!

Keyfi uygulamalara son vererek, yönetici görevlendirme ve öğretmen atamalarında şeffaf bir sistem oluşturun!

Gerekirse, geçmişte Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ve Anadolu Liseleri için uygulanan sınav sistemi tekrar değerlendirilmelidir.

Önemli olan, öğretmenler arasında liyakat ve adil yarış ilkesinin uygulanarak tartışmaları sonlandırmaktır.

Aksi takdirde, en başarılı öğrencilerin tercih ettiği proje okulları, yönetim ve öğretmen atamalarındaki belirsizlikler nedeniyle tartışmalardan kurtulamayacak, burada çalışan öğretmenlere yönelik torpilli öğretmen algısı devam edecektir.

Bakanlığın yapması gereken bu okullarda, hatta tüm okullarımızda bu öğretmen, bu müdür buraya nasıl atandı sorusunun kafalarda oluşmasını engellemektir. 

Bakanlık, özel program ve proje okulları atama sürecini şeffaflaştırmalı, öğretmenlerin ve kamuoyunun kafasındaki tüm soruları, şüpheleri gidermelidir.
.  Proje okullarının hem özüne hem de özelde yaşanan mağduriyetlere müdahil olmaya devam edeceğiz. 
.   Eğitim-İş hem toplumsal hem de mesleki sorunlarda mücadelenin öncüsüdür, öncüsü olmaya devam edecektir!

 

"Özel Proje Okulları", Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı olarak faaliyet gösteren bazı resmî (devlet) okullarına verilen özel bir statüdür. Bu statü, okullara bazı ayrıcalıklar ve farklı uygulamalar yapma hakkı tanır. Ancak bu okullar özel okul değil, yine devlet okullarıdır — sadece belirli kriterlere göre "özel proje" kapsamına alınmışlardır.

Özellikleri Nelerdir?

·        Mülakatla Öğretmen Seçebilirler: Bu okullar, öğretmenlerini doğrudan merkezi atama sistemiyle değil, mülakatla seçebilir.

·        Yönetici Atamaları Farklıdır: Müdür ve müdür yardımcıları genellikle doğrudan MEB onayıyla atanır.

·        Kendilerine Özgü Eğitim Projeleri Uygulayabilirler.

·        Farklı Programlar ve Etkinlikler Uygulanabilir: Akademik başarıyı destekleyen sanat, spor, bilim projeleri daha yoğun olabilir.

·        Bazıları Pansiyonludur ve yatılı eğitim de verir.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.04.15, MŞ.

.      (Araştırma ve değerlendirme yazım)

30 Mart 2025 Pazar

SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?

    ALMAN OKUL SİSTEMİ NASIL ÇALIŞIYOR?

Okul açılışında "hediye külahı" geleneği vardır.

Almanya'da ebeveynlerin çocuklarına evde eğitim vermelerine izin verilmiyor.

Burada devletin eğitim yetkisine dayanan genel zorunlu eğitim uygulanmaktadır.

Çocuklar genellikle altı yaşında okula başlar ve en az dokuz yıl okula devam ederler .

Almanya'da okul sistemi nasıl yapılandırılmıştır?

Bütün çocuklar önce ilkokula giderler.

Çoğu federal eyalette dört yıllık eğitimin ardından liseye, Berlin ve Brandenburg'ta ise altı yıllık eğitimin ardından liseye geçiliyor.

Veliler ve öğretmenler, çocukları için hangi okul türünün en uygun olduğuna birlikte karar verirler. Teklif eyaletlere göre bir miktar değişiklik göstermektedir.

Dokuz veya on yıllık bir okul eğitiminin ardından gençler mesleki eğitime başlayabilir veya eğitimlerine devam edebilirler.

12. veya 13. sınıftan sonra Gymnasium, öğrencilere üniversitede eğitim görme hakkı veren ABİTUR ile son bulur .

Almanya'da okul ücreti var mı?

Almanya'da eğitim seviyesi yüksek olan devlet okulları ücretsizdir ve vergilerle finanse edilmektedir. Öğrencilerin yaklaşık yüzde 9'u, velilerinden ücret alan özel okullara gidiyor.

Okulların sorumluluğu nerede?

Almanya'da okullar merkezi olarak örgütlenmemiştir, eyaletlerin kendi inisiyatifindedir .

16 eyaletin eğitim bakanlıkları sorumludur.

Derslerin kapsamı, müfredat, yeterlilikler ve okul türleri arasındaki geçişler her federal eyalette farklı şekilde düzenlenebilmektedir.

Meslek liseleri nelerdir?

Almanya'da meslek okulları okul mezuniyetinden sonra ikili eğitim sistemine tabi tutulmaktadır. Katılımcılar, mesleki eğitim kurumlarında pratik beceriler öğrenirken, meslek liselerinde de teorik bilgi ediniyorlar.

Eğitim genellikle iki ila üç yıl arasında sürmektedir.

Almanya'da okul tatilleri nasıl düzenleniyor?

Tatil tarihleri ​​16 eyalette farklılık göstermektedir.

En uzun tatiller altı hafta süren yaz tatilleridir.

Ancak çoğu ülkede bu süre her yıl değişmektedir.

Bu, örneğin tatilin bir yılda haziran ortasından temmuz sonuna kadar, bir başka yılda ise temmuz sonundan eylül başına kadar sürmesi anlamına geliyor.

Almanya'da doğru okulu bulun

Almanya'daki tüm okullar ücretsiz mi?

Uluslararası okullar var mı?

Almanya'da devlet okulları ücretsizdir.

Ailesiyle birlikte belli bir süreliğine Almanya'ya taşınan herkes Alman okul sistemiyle baş etmek zorunda kalıyor .

Devlet okulları, özel okullar ve uluslararası okullar var.

Hangi okul türünün sizin için en iyi olduğu, Almanya'da ne kadar süre yaşamak istediğinize, çocuklarınızın yaşına ve Almancayı ne kadar iyi konuştuklarına bağlıdır .

Devlet okulları

Almanların çoğu çocuklarını devlet okullarına gönderiyor.

Ücretsizdirler ve yüksek standartlarda eğitim sunarlar.

Eğitim dili genellikle Almanca'dır, ancak yabancılara yönelik Almanca dersleri de sıklıkla verilmektedir.

Özel okullar   Privatschulen

Özel okullar ücretlidir ancak toplumun geniş kesimlerine ulaşabilmeleri için devlet desteği alırlar. Öğrencilerin bir kabul sürecinden geçmeleri gerekmektedir.

Özel okullar hakkında bilgi: privatschulen.de
 

Uluslararası Okullar

Uluslararası okullar çoğunlukla çok sayıda gurbetçinin yaşadığı Berlin, Münih ve Frankfurt gibi şehirlerde bulunmaktadır.

Avantajı öğrencilere İngilizce veya kendi ana dillerinde eğitim verilmesidir.

Başka bir ülkeye taşınırsanız, sorunsuz bir şekilde başka bir uluslararası okula geçiş yapabilirsiniz. Niteliklerimiz uluslararası alanda tanınmaktadır.

Almanya'da uzun süre kalmayacaksanız ve okul ücretlerini yatırmak istiyorsanız uygundur.

Uluslararası okullar hakkında bilgi: Alman Uluslararası Okullar Birliği (AGIS)

Kontrol listesi

Eğer bir okulla ilgileniyorsanız, okul saatleri içerisinde okula gidin, müdürle görüşün ve şu konuları netleştirin:

Ana eğitim dili nedir?

Öğrencilerin ne kadarı diğer ülkelerden geliyor?

Yabancılar için dil kursları veya başka destekler var mı?

Ders programı nedir ve tipik bir ders programı nasıldır?

Okula gitmek ücretsiz mi?

Almanya "bu okul meselelerini" tartışıyor

El yazısının artıları ve eksileri, notlar ve ödevler

Alman okullarında tartışılan beş konu.

Yazmak mı yoksa daktilo etmek mi?

-El yazısını kaldırın

Artı: Günlük yaşam giderek daha fazla dijitalleşiyor, artık elle yazmamıza pek gerek kalmıyor. Finlandiya okullarda el yazısını çoktan kaldırdı . 

Öğrencilerin yazılarını klavyede yazmaları, onların içeriğe daha iyi konsantre olmalarını ve el yazısıyla yazma pratiği yapmakla zaman kaybetmemelerini sağlıyor.

Otomatik düzeltme yazım konusunda yardımcı olur.

Sonuç olarak, tutarlı el yazısı öğretmene fayda sağlar ve özensiz el yazısına sahip öğrenciler notlandırmada dezavantajlı duruma düşmezler.

Karşıt görüşler: El yazısıyla yazmanın kültürel bir varlık olduğu ve kolayca vazgeçilmemesi gerektiği savunuluyor.

El yazısı kişiliğin ifadesidir.

Yazarken çizilen çizgiler ince motor becerilerinin gelişmesini sağlar.

Ayrıca yazma sürecinde yer alan hareket dizileri öğrencilerin içeriği duyusal olarak kavramalarına ve daha iyi hatırlamalarına yardımcı olur.

-Kulaktan yazma

Artı: İsviçreli eğitimci Jürgen Reichen'in bu konseptinde, okula yeni başlayanlar duydukları kelimeleri yazıyorlar.

Harf ses tablosu, harflere bir şeyler atamalarına yardımcı olur.

Ebeveynler, çocuklarının motivasyonunu düşürmemek için başlangıçta onların yazımını düzeltmeye çalışmamalıdır.

Çocuklar başarıyı çabuk yaşarlar.

Bu yöntem okuma ve yazma zevkini ve yaratıcılığı teşvik ediyor.

Karşıt görüş: Bu yöntemle yazmayı öğrenen öğrencilerin çok daha fazla yazım hatası yaptığını söyleyenler var.

Harflerin ve kelimelerin kademeli olarak tanıtıldığı geleneksel astar yöntemini savunuyorlar.

Bu şekilde öğrenciler yazım yapılarını tanımayı ve uygulamayı öğrenirler.

Bu zorlu çalışmadan ana dili İngilizce olmayanlar da faydalanıyor.

-Okul notları

Artı: Okul notları yönelim sağlar.

Her öğrenci kendi performansını diğer öğrencilerinkiyle karşılaştırabilir.

İyi notlar öğrencileri öğrenmeye devam etmeye teşvik etmeli, kötü notlar ise onları daha çok çalışmaya teşvik etmelidir.

 Çocuklar başarısızlıkla başa çıkmayı öğrenmeli.

Ebeveynler, çocuklarının okulda iyi bir ilerleme kaydedip kaydetmediğini veya özel derse ihtiyaç duyup duymadığını belirlemek için notları kullanabilirler.

Karşıt görüş: Muhalifler okul notlarının adil olmadığını ve çok objektif olmadığını düşünüyorlar çünkü bunlar söz konusu öğretmene, yani o günkü performansına ve sempatisine bağlı.

Ödül ve ceza sistemi öğrenciler üzerinde gereksiz baskı yaratıyor.

Öğrenme gelişimi ve ulaşılan öğrenme düzeyi konusunda öğretmen ve öğrenci arasında düzenli görüşmeler yapılması daha iyidir.

-Ev ödevi

Artıları: Ödev, okulda öğrendiklerinizi evde pekiştirmenize yardımcı olur.

Örneğin kelime bilgisi ancak tekrarla öğrenilebilir.

Öğrencilere görev bilinci, bağımsız çalışma ve zaman yönetimi öğretiliyor.

Bunu haftalık planlarla pekiştirebilirsiniz.

Burada öğretmen pazartesi günleri öğrencilere hafta boyunca tamamlamaları gereken ödevler verir.

Eksileri: Öğrencilerin okulda geçirdikleri uzun bir günün ardından spor yapmak ve arkadaşlarıyla buluşmak için serbest zamana ihtiyaçları vardır, ödevler ise daha fazla stres yaratır.

Eğitim açısından dezavantajlı geçmişe sahip öğrenciler, anne babaları tarafından desteklenen veya özel ders alabilen öğrencilere kıyasla dezavantajlı durumdadır.

Derslere uygulama alıştırmaları eklenmelidir, bu noktada öğretmenler yardımcı olabilir.

-G8 reform

Artı: Almanya'da öğrenciler Gymnasium (G9) eğitimine dokuz yıl devam ediyorlardı, ta ki G8 reformu bu dönemi sekiz yıla indirene kadar.

Öğrencilerin gereksiz bilgilerle yüklenmesini önlemek için müfredatlar basitleştirildi.

Liseyi bir yıl daha erken bitirip iş hayatına daha erken atılabiliyorlar.

Bu, onları uluslararası alanda rekabetçi hale getiriyor ve iş piyasasında daha fazla fırsata sahip olmalarını sağlıyor .

Ekstra bir yıl aynı zamanda kişisel gelişim için de zaman ayırma olanağı sağlıyor.

Eksileri: G8 performans odaklı bir modeldir.

Birçok öğrenci öğrenme yükünün fazla olmasından şikâyetçi.

Baskı fazladır ve öğrenilenleri derinleştirmek ve uygulamaya koymak için çok az zaman vardır.

Okul günleri uzuyor ve kişisel çıkarlar geri planda kalıyor.

G9 ile lise mezunları genellikle reşit oluyor, G8 ile ise birçoğu (öğrencilik) hayatına reşit olmadan başlıyor.

      Bir okul dersi olarak "Mutluluk":

Matematik, Almanca ve şans. Bu ders gerçekten var. Öğrencilerin hayat boyu öğrendikleri.

Okulda "mutluluk dersi" çocukları hayata karşı güçlü kılar

Almanya. Eski okul müdürü Ernst Fritz-Schubert, 2007 yılında Heidelberg'deki okulunda "Mutluluk" konusunu geliştirdi.

Bugün bu kavramı pedagoji enstitüsünde diğer öğretmenlere aktarıyor.

Almanya'daki öğrencilere "mutluluk" duygusu öğretilmeli mi?

           Sayın Fritz-Schubert, bu fikir nasıl aklınıza geldi?

O noktada 30 yıldır eğitim sektöründe çalışıyordum ve öğrencilerin okulu mutlu bir yer olarak görmedikleri benim için açıktı.

Okulun görevi sadece akademik hedeflere ulaşmak değil, öğrenme sevincini uyandırmak ve sürdürmek olmalıdır.

Okulun bizi meraklı olmaktan alıkoyduğunu düşünüyorum.

Tüm psikolojik bulguların aksine, birçok eğitimci öğrencilerine, verilen içeriği yeniden üreten “öğrenme makineleri” gibi davranmaktadır.

Ancak öğretmenlerin kendilerini hata bulucu olarak değil de define avcısı olarak görmeleri her iki taraf için de olumlu etkiler yaratıyor.

Özellikle okuldan olumsuz etkilenen ve öğrenmeye olan ilgilerini kaybeden dezavantajlı öğrencilerle ilgileniyordum.

Okulda mutluluk dersi kişiliğin güçlenmesine hizmet eder.

Birçok araştırma, mutlu ve huzurlu insanların daha az tartıştığını, daha sağlıklı, daha anlayışlı ve daha yaratıcı olduğunu gösteriyor.

Öğretmenler hata bulan değil, define avcısı olmalıdır.

Okul dersi "mutluluğunun içerikleri" nelerdir?

Mutluluk okulunun hedefi tatmin ve yaşam becerileridir. Bunlara anlam bulma, güvenlik, sosyal ilişkiler, kendi kendine karar verebilme, kendini kabul etme, çevreyle başa çıkma ve kişisel gelişim dahildir.

Bu, dört soruya dayalı öğrenme adımlarına ayrılabilir:

Ben kimim? Neye ihtiyacım var? Ne yapabilirim? Ne istiyorum?

Öğrenciler hayallerini ve ihtiyaçlarını tanımayı, bunlardan hedefler oluşturmayı ve bunları gerçekleştirmenin yollarını bulmayı öğrenirler. Ama aynı zamanda başarısızlıkla da baş ediyorlar. Yenilgilerle doğru şekilde nasıl başa çıkılacağını erken yaşta öğrenmek ve bunları gelecekteki zorluklarla daha iyi başa çıkmak için bir fırsat olarak görmek önemlidir.

Bir dersi nasıl hayal edebilirsiniz?

Psikolojik iç görülerin, cilde nüfuz eden ve beyne yerleşmesini sağlayan pratik egzersizlerle birleştirilmesinin etkili olduğu kanıtlanmıştır.

Öğrencilerimden biri bunu şöyle anlatmıştı: “Etikte öğrendiklerimizi mutluluk konusunda pratiğe döküyoruz.”

İlkokul öğrencileri için güzel bir takdir egzersizi var:

Bir çocuk oturuyor ve diğerleri yanlarından geçerken onun kulağına hoş bir şeyler fısıldıyor. Öğrenciler iltifat almanın ve vermenin bir iyi olma hali yarattığını ve başkalarını küçük düşürmenin iyi bir duygu olmadığını deneyimliyorlar.

Üst sınıflar için “Erdem Tapınağı” adlı oyunu geliştirdim.

Aristoteles'in erdem kuramına dayanmaktadır.

Öğrenciler kişilik profillerini geliştirir ve karakter güçlerinin farkına varırlar.

Mutluluk eğitimi öğrencilerde ne gibi değişiklikler yaratıyor?

Bilimsel çalışmalar da bu kişilerin daha güçlü bir özsaygı duygusu geliştirdiğini doğruluyor. Daha anlayışlılar, diğer insanlara daha açık yaklaşıyorlar, kendilerine daha çok güveniyorlar ve hedeflerine daha iyimser yaklaşıyorlar.

Mutluluk kavramını ders olarak benimseyen kaç okul var?

Almanya'da 40, Avusturya'da 140 civarında. Fritz Schubert Enstitüsü'nde 2009 yılından bu yana 500'den fazla öğretmene eğitim verdik.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 1.03.2025, MŞ.

.     (Araştırma ve değerlendirme yazım)