. - F. ALMANYA'DAKİ TÜRK ÇOCUKLARININ
OKUL
ÖNCESİ VE TEMEL EĞİTİM PROBLEMLERİ ÜZERİNE
. (Alan Araştırması)
. Doç. Dr. Nevzat Y. AŞIKOĞLU
Avrupa
ülkeleri arasında vatandaşlarımızın en yoğun olarak bulundukları ülke F.
Almanya'dır.
1992
yılı rakamlarına göre bütün ülkeler dahil olmak üzere yurt dışında 'bulunan
vatandaşlarımızın toplam sayısı 3.076.434 olup, sadece F. Almanya'da bulunanların
sayısı ise 1.854.945'tir
Görüldüğü
gibi yurt dışındaki vatandaşlarımızın % 60'ı aşan bir bölümü sadece F.
Almanya'da bulunmaktadır.
Bu
ülkede okula devam eden Türk Çocuklarının sayısı ise 1990 yılı, rakamlarıyla 447.575'tir
Bu
nedenle çalışmamızda, F. Almanya'nın özellikle Türklerin yoğun olarak bulunduğu
Bavyera ve Baden- Württemberg eyaletlerinde yaşayan Türk çocuklarının eğitim
problemleri ele alınmıştır.
Vatandaşlarımız,
özellikle ilk yıllarda yanlarına getirdikleri çocuklarının eğitimi konusunda
çok zorluklarla karşılaşmışlar, hatta dillerini ve kültürlerini öğretecek
öğretmen bulmakta zorlanmışlardır.
Pek
çok zeki çocuk, bulunulan ülkenin dilini bilemediği için okulda başarısız olmuş
ve zor öğrenenler için açılan SONDERSCHULE - özel okullara gönderilmek
durumunda kalmıştır. Sonraki yıllarda Türkiye'den öğretmenler gönderilmiş ve
çocukların eğitimi ve Türk kültürünü öğrenmeleri için bazı tedbirler alınmış
olmakla birlikte henüz sorunlar yeterince çözüme kavuşturulabilmiş değildir.
Almanya'daki
Türk çocuklarının eğitimi konusunda temel eğitim kademesi önemlidir.
Çünkü
daha sonra devam edeceği okulların seçiminde temel eğitimdeki başarılarının
rolü büyüktür.
Bu
başarıyı elde etmek de önemli ölçüde Almanca'yı iyi öğrenmeye bağlıdır.
Bu
noktada çocukların dil gelişimine yardımcı olacak okul öncesi eğitim meselesi
gündeme gelmektedir.
Araştırmamızda
dikkate aldığımız ve doğruluğunu test etmeye çalıştığımız temel varsayımlarımızı
şu şekilde sıralayabiliriz:
- F.
Almanya'da bulunan Türk çocuklarının okul öncesi ve temel eğitimi, daha sonraki
eğitimlerini derinden etkilemektedir.
-
Türk çocuklan yeterli bir. şekilde okul öncesi eğitim alamamaktadırlar.
-
Türk ailelerin okul öncesi eğitim konusundaki bilgileri oldukça sınırlıdır.
-
Öğrencilerde, aldıkları eğitimin yetersizliğinden ve kültür farklılığından
kaynaklanan bazı uyumsuz davranışlar görülebilmektedir.
-
Veliler temel eğitimin önemini ve daha sonraki eğitim kademeleri konusundaki
belirleyici rolünü yeterince kavramış değillerdir.
-
Velilerin çoğunluğu Alman eğitim sistemini tanımamaktadırlar.
-
Alman sınıfı Türk sınıfı ayırımının bazı avantajları yanında dezavantajları da
bulunmaktadır.
. Alan araştırmasına esas olan anket uygulaması
ise, Almanya'nın Bavyera ve Baden- Württemberg eyaletleri ile sınırlı olmuştur.
. Alan
araştırmasının yapıldığı her iki eyalette de (Bavyera ve Baden- Württemberg)
anket uygulanan öğretmenlerin tamamı Türkiye'den Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından seçilip gönderilen öğretmenlerdir.
. "10., 11., 12., 13. tablolar"
Bavyera'da uygulanan ve tamamen Türk öğrencilerden oluşturulup, hem Türk hem
Alman öğretmenlerin ders verdiği "iki
dili sınıflar" uygulaması ile ilgili bulgulardan oluşmaktadır.
Bu
nedenle söz konusu tablolarda sadece Bavyera'daki öğretmenlerin görüşlerine yer
verilmiştir. (Sayfa 17)
. Bavyera'da
görev yapan Türk öğretmenler, iki dilli sınıflar uygulamasını olumlu bulmuş ve
devamını istemişlerdir.
. Öğretmenler
iki dilli sınıftan özellikle Türkçe ve Türk kültürünü daha kolay verebilmeye
imkan tanıması açısından faydalı bulmuşlardır.
. Öğretmenlerin
çoğunlukla bu sınıflarda Türkçe ve Türk kültürü eğitimin yeterince
verilebildiği kanaatinde oldukları ortaya çıkmaktadır.
. Öğretmenlerin
yarıdan fazlası müfredat ve ders saatlerini yeterli görmekle birlikte % 27.3
oranında bir kısmı ise aksi yönde görüş belirtmişlerdir. Bunlar özellikle ders
saatlerinin azlığından şikayet etmektedirler.
. Ailelerin
ve çocukların kendi içlerine kapanarak evde eğlenmeyi tercih etmelerinin en
önemli sebebi öğretmenler tarafından Alman toplumu ile kaynaşamama olarak
gösterilmiştir.
. Her iki eyalette de Türk Öğretmenler, Türk
kültür merkezleri açılmasının gereği üzerinde durmuşlardır;
---------------------------------------------------
Türk
velilerin, Alman eğitim sistemini yeterince tanımadıkları çocuklarının eğitimi
konusunda fazla bilgi sahibi olmadıkları veya bu konu ile fazla
ilgilenmedikleri araştırmamızda ulaştığımız sonuçlar arasındadır.
Velilerin,
okul veya öğretmenlere karşı bir çekingenliklerinin olduğu görülmüştür.
Veliler
çocuklarının durumunu ancak öğretmen çağırırsa gidip öğrenmekte veya bazıları
ara sıra sorarak öğrenmektedirler.
Bu
arada hiç ilgilenmeyenlerin oranı da her iki eyalette küçümsenmeyecek orandadır
Velilerin,
çocuklarının eğitimi konusuna yeterince ilgi göstermemeleri, onların eğitim hedefleri
konusundaki bulgularımızla da uyum göstermektedir
Velilere
göre, okul bir anlamda zaman kaybıdır.
Çocuklarının
bir an önce çalışarak para kazanmaya başlamasını istemektedirler.
Bu
onların işçi olarak yurt dışına gidiş amaçlarına uymakla beraber artık ekonomik
dengeler değişmiş, işsizlik çoğalmıştır.
İş verenler
vasıflı ve yetenekli işçileri tercih etmektedirler.
Ayrıca
yeteri kadar dil bilen kişileri çalıştırmak onlar için ön planda gelmeye
başlamıştır.
Bütün
bunların Türk velilere anlatılması ve onların, çocuklarını mümkün olan en üst
seviyeye kadar okutmalarının sağlanması, gelecek açısından önem taşımaktadır.
Araştırma
alanlarımızdan olan Bavyera eyaletine mevcut olan "iki dilli sınıflar"
uygulamasını bu eyaletten anketimize katılan, Türk öğretmenler olumlu olarak
değerlendirmişlerdir.
Bu
sınıflar tamamen Türk öğrencilerden oluşmakta ama hem Almanca hem Türkçe ders
verilmektedir.
Mesela
Matematik, Fen Bilgisi vb. dersler Alman öğretmenler tarafından Almanca, buna
karşılık, Sosyal Bilgiler, Türkçe, Din Dersi vb. dersler Türk öğretmenlerce
Türkçe olarak verilmektedir.
Bu
nedenle "iki dilli" denilmiştir.
Türk
öğretmenlerin bu sınıfları faydalı bulmalarının en önemli sebebi söz konusu
sınıflarda Türkçe ve Türk kültürünün daha kolay, yoğun ve yeterli bir şekilde
verilebilmesi olarak belirtilmiştir.
Eğitim,
insan kişiliğinin oluşumunu sağlayan .ve onu şekillendiren önemli bir olgudur.
Eğitimle
insana, mensubu olduğu toplumun değer yargıları, dili, gelenekleri vb. kazandırılır.
Eğitimin
bir diğer boyutu da bireyin sahip olduğu kabiliyetleri açığa çıkarmak ve
geliştirmektir.
Böylece
birey kendine ve çevresine yük ve problem olmaktan çok üreten ve etrafına
yararı dokunan bir kişi haline gelir.
Mensup olduğu toplumun ve kültürel çevrenin
dışında yaşayan bireyler, çevrelerine uyumda güçlük çekerler, hayatlarında
çeşitli olumsuzluklarla ve başarısızlıklarla karşılaşabilirler.
Bu
nedenle öncelikle kendi kültür ortamı dışında bulunan ve henüz kişilikleri yeni
şekillenen genç nesle verilecek eğitimin onların kişiliklerinin oluşmasındaki
rolü büyüktür.
Söz
konusu genç nesle verilecek eğitimde onların uyumlarını kolaylaştırıcı, bilgi
ve becerilerini geliştirici ve kendilerine güveni sağlayıcı unsurların ağırlık
kazanması önemlidir.
Türk
çocukları da okul öncesi eğitimden başlayarak sistemli, düzenli bir eğitim
almak durumundadırlar.
Bu
eğitimin bizce iki temel özelliği olmalıdır.
Birincisi,
öğrenciye mensup olduğu Türk toplumunun kültür değerlerinin kazandırılması;
ikincisi ise, becerilerini geliştirilerek hem kendi toplumlarına uyum
sağlamaları hem de içinde yaşadıkları toplum için üretken bir fert haline
getirilmelerinin hedeflenmesidir.
Türk
çocuklarının üst seviyelerde eğitim almalarının özendirilmesinde, ailelerin bu
konuda konferanslar yoluyla, TV, Radyo yayınlarıyla aydınlatılmasının faydası
büyüktür.
Bu
sayede velilerin, çocuklarının eğitimi konusundaki ilgisizliği de bir ölçüde
giderilmiş olur.
Önemli
saydığımız bir başka nokta da yurt dışındaki bu çocuklara uygulanacak müfredat
programlarının ve ders kitaplarının özel olarak hazırlanmasıdır.
Bu
programlar ve kitaplar onların içinde bulundukları özel şartlar dikkate
alınarak özel olarak hazırlandığı takdirde daha yararlı olacaktır.
. 01.03.1989
https://isamveri.org/pdfdrg/D00001/1996_C35/1996_c35_ASIKOGLUNY.pdf
. AYRICA bakınız:
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2570493
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder