24 Kasım 2021 Çarşamba

Eski Türk yazısının deşifre edilmesi

 Eski Türk yazısının deşifre edildiği tarih

-   25 Kasım 1893    

Bundan 126 yıl önce25 Kasım 1893 tarihinde Danimarkalı dilbilimci Wilhelm Thomsen ilk defa Eski Türk yazısını çözüme kavuşturarak bilim camiası için önemli keşif yapmıştı.

 O andan itibaren Türkoloji tarihinde yeni bir sayfa açılmış ve böylece Türk yazıtlarının tamamının tercüme edilmesi sağlanmıştır.

Belirli bir süre sonra ХХ.yüzyılda bu alanla ilgili Türk bilim insanlarının da epey katkıları olmuştur.

Eski Türk yazısı konusunda W.Radloff, N.M.Yadrintsev, S.E.Malov, A.N. Bernştam, H.N.Orkun, P.M.Melioranskiy, O.Bang, G.Ramstedt, V.M.Nasilov, İ.A.Batmanov, A.N.Kononov, G.Clauson, G.Nemeth, T.Tekin, A.M.Şçerbak, S.G.Klayştornıy, G.Aydarov, A.S.Amanjolov, M.Joldasbekov, K.Ömiraliyev, İ.L.Kızlasov, S.Ya. Bayçorov, D.V.Vasilyev, O.F.Sertkaya, C.Alyılmaz, A.Recebli, Ç.Cumagulov, K.Tabaldiyev, K.Konkobayev, N.Useyev, L.Bold, Ts.Battulga, R.Mönhtulga vd. Türkologların önemli araştırmaları bulunmaktadır.

Bilim camiasında bu yazılar “runa (runik) yazıları” olarak isimlendirilmiş, yazı deşifre edilmeden önce Eski Skandinav halklarının “runa” yazılarıyla benzerlik gösterdiği öne sürülmüştür.

Ancak bilimsel araştırmalar sonucu Türklere ait bir yazı olduğu tespit edilmiş ve W.Thomsen’in ilk okuduğu sözcükler Türk ve Tanrı olmuştur.

Eski Türkler bu yazıya bitig demiştir. Grafem esaslı 40 damga işaretten oluşmaktadır. Fonomorfemik bir alfabe olmakla birlikte Eski Türk seslerini tam olarak yansıtmış ve birçok Türk ağzını tek bir imlada toplamıştır.

Тürk İlinde Türk bitig ile emretmek, yarlıklar çıkarmak, hüküm söylemek, mühür basmak, elçi göndermek, mektuplaşmak gibi önemli devlet yazışmaları yapılmaktaydı

Kağanın altınla kaplı mührünü muhafaza edene tamγačï“altın tamgan tarhan”, yazışma katibine ise bitikči” denilmiştir

Kağanların emriyle ülke tarihi kuşaktan kuşağa emanet olarak Türk bitigi ile beŋgütaš olan bitig taşlarına kazınmıştır

Bütün Türk etnosları için ortak ve anlaşılır Türk bitig yazısı kısa sürede geniş alanda yayılmıştır.

Günümüzde bu yazıtların metnini orta kalınlıktaki bir kitaba sığdırmak mümkündür.

Eski Türklerin epigrafik malzemelerinde tarihî, kültürel, coğrafik ve siyasî bilgiler bulunmaktadır.

Yazıtlarda o dönemdeki halkın yaşamı, anlayışı, dünya görüşü ve gelenek görenekleri hakkında değerli bilgiler verilmektedir.

Таrihî olaylar dizisi ve Ulu kağanların seferleri ozanların usulüyle kısaca ve ustaca beyan edilmiştir. Araştırmacılar bundan dolayı edebi eser olarak nitelendirmişlerdir

Yazıtlarda Göktürkler dönemindeki olaylar anlatılmış, coğrafik isimler, boy isimleri, yerleştikleri ve yayıldıkları bölge anlatılmıştır.

Тürk bitig yazısı daha sonraki dönemlerde Büyük Bozkıra ulaşan çeşitli dinlere ait yazının etkisiyle belirli bir süre sonra kullanımdan düşerek unutulmuştur.

Тürk bitigin coğrafyası günümüz Moğolistan’dan başlayarak Altay, Tıva, Hakasya – Yenisey, Abakan, Kem nehri, Buryatya – Bayköl, Lena, Saha, Doğu Türkistan – Turfan, Dunhuan, Miranbununla birlikte Kazakistan – Ertis, Talas, İle, Sır, İdil, Yayık nehirleri, Fergana, Kuzey Kafkasya ve Doğu Avrupa’ya kadar uzanmaktadır

Eski Türk bitigi bugünkü Türk etnoslarının eski manevi kültürünün tanığı ve ortak mirasıdır. 

Eski Türk bitigi dünya uygarlığında önemli bir yere sahiptir.

 Kasım 24, 2019

https://bilimdili.com/dusunce/25-kasim-1893-eski-turk-yazisinin-desifre-edildigi-tarih/


3 Kasım 2021 Çarşamba

Çocuklarda Terk Edilme Korkusu

 Çocuklarda Terk Edilme Korkusu

               Anne babaların çocuklarında genellikle farkında olmadıkları bir kaygı kaynağıdır terk edilme korkusu.

Bu korkunun tek başına birçok farklı kaygı ve korku şeklinde ortaya çıkmasından dolayı, tanımlama yaparak bu korkuyu fark etmek, çocuklardaki kaygıyla başa çıkabilmek adına önem taşımaktadır.

Terk edilme, bir çocuğun en büyük korkularındandır.

Çocuk reddedildiğini hissettiğinde öfke duyar.

Öfke ile birlikte ebeveynlerinden deyim yerindeyse intikam almak amacıyla, çocuğun suç işleme süreci görülebilir.

Çocuk hiçbir şekilde, öfkeyle ya da şaka yoluyla, terk edilmekle tehdit edilmemelidir.

Dışarıda söz dinlemeyen bir çocuğa annesi veya babası bağırması, sıklıkla karşılaşılan bir durumdur:

-“Beni dinlemezsen, seni burada bırakır giderim!”

Bu cümle, çocuktaki terk edilme korkusunu harekete geçirmekle kalmaz, dünyada yalnız kalacağı korkusunu da körükler.

Çocuklar bazen okula gitmek istemeyebilir, anne babasının onu okuldan almayacaklarından korkabilir ya da eve döndüklerini onları bulamayacağını düşünebilir.

Ebeveyn bu durumda, sakin bir tutumla gerekli açıklamaları yaparak, çocuklarını geçici ayrılıklara hazırlayabilirler.

Bazen anne babalar çocuktan ayrı kalmak zorunda kalabilir.

Ama bunu onlara anlatmaktan kaçınabilir ve zorlanabilirler.

Çocuktan alacakları tepkiden korkarak, o görmeden bakıcı veya akrabalarına emanet edip habersizce onu bırakabilirler.

Çocuk, aslında bir açıklama olmadan terk edilmektedir.

Oysa çocuklar ayrılığa önceden hazırlanırsa, oluşacak stresi atlatmaları daha kolay olacaktır. Küçük yaştaki çocuklara bu durum oyuncaklarla oyunlaştırılarak anlatılabilir.

Ayrılık ve kavuşma sürecinin betimlenmesi, çocuğu ayrılığa hazırlamak ve bunun geçici olduğunu hatırlatmak, çocuğun endişelerinin önüne geçecektir.

Anne babanın, çocuğa küsmek, çocuğun kendilerine yaklaşma girişimlerini geri çevirerek reddetmek, çocuğu tehdit etmek, onu uzaklara göndereceğini ya da bırakıp gideceğini söylemek gibi davranışları, çocuklarda ruhsal açıdan ciddi hasarlara yol açar.

Bu davranışlar tekrarlandığında, çocuk bağlama figürüne ihtiyaç duyduğunda ulaşıp ulaşamayacağı konusunda güvensizlik yaşar ve terk edilme korkusunu tetikler.

Ayrıca çocuğun başka durumlara da korkuyla tepki verme eğilimini arttırır.

Çocukların yaşı ne kadar küçükse, anneden ayrılma korkuları o kadar fazla olur.

Bazen çocuklar, anneleri yokken bir şey yapamayacaklarını düşünürler.

Bebeklikten itibaren ebeveynle oluşan bağlanmada, sağlıklı olan temel nokta, annenin ve babanın, çocuğa hem dış dünyayı inceleyebileceği, hem de gerektiğinde onu koruyacağı, geri dönüşler yapabileceği güven duyguları içeren bir ortam hazırlamasıdır.

Aksi takdirde, aradaki güvensizlik duygusuyla oluşan çocuğun öfkeli davranışları, ebeveyn ve çocuk arasında belirsiz, kaygılı, kontrol edilemeyen, kırgınlık içeren duygulanımlara yol açacaktır.

             Uzm. Klinik Psikolog Gökçehan Akoğuz

https://psikolaj.com.tr/cocuklarda-terk-edilme-korkusu.html